BİR BAKIŞTA / AT A GLANCE

Esra Eczacıbaşı Coşkun ile yeni nesil liderlik üzerine…

Esra Eczacıbaşı Coşkun on what next generation leadership means...

Dünya Ekonomik Forumu tarafından her yıl belirlenen Genç Küresel Liderler (Young Global Leaders) listesinde yer alan Eczacıbaşı Topluluğu Dijital Dönüşüm Koordinatörü ve Eczacıbaşı Holding Yönetim Kurulu Üyesi Esra Eczacıbaşı Coşkun, bu yeni göreviyle hem ülkemize hem de Eczacıbaşı Topluluğu’na büyük bir gurur yaşattı.

Topluluğun yeni nesil temsilcileriyle bir araya gelen Esra Eczacıbaşı Coşkun, yeni çağın sorunları ve bu problemlere sunulabilecek alternatif bakış açıları üzerine bir sohbet gerçekleştirdi. VitrA Karo Çevre Sorumlu Uzmanı Aslıhan Yemenici, Eczacıbaşı Bilişim Veri Bilimcisi Ezgi Paket ve Eczacıbaşı Yapı Gereçleri Ar-Ge Mühendisi Bertuğ Bingöl’ün katıldığı sohbette, Topluluğun genç temsilcilerinin, değişen dünyanın yeni ihtiyaçlarına nasıl yanıt aramaları ve bulmaları gerektiği konuşuldu ve yeni nesil liderliğin öncelikleri ele alındı.

Eczacıbaşı Holding Board Member and Group Digital Transformation Coordinator Esra Eczacıbaşı Coşkun has made both the Eczacıbaşı Group and our country proud with her nomination to the World Economic Forums Young Global Leaders list this year.

Esra Eczacıbaşı Coşkun conversed with representatives of the Group’s newest generation of employees about the problems presented by the new era and the different perspectives needed to tackle them. Aslıhan Yemenici, Environmental Specialist for VitrA Tiles, Ezgi Paket, Data Scientist at Eczacıbaşı Information and Communication Technologies and Bertuğ Bingöl, R&D Engineer at Eczacıbaşı Building Products, talked with Esra Eczacıbaşı Coşkun about the need for new solutions to global problems and the priorities of new generation leadership.

Ezgi Paket

Dünya Ekonomik Forumu tarafından her yıl belirlenen Genç Küresel Liderler (Young Global Leaders) arasında yer alarak büyük bir başarıya imza attınız. Genç Küresel Liderler listesinin, dünyanın geleceğini şekillendirmede etkin rol oynayacak yeni nesil liderlerden oluştuğunu biliyoruz. Bu listeye seçilmenizi nasıl değerlendiriyorsunuz? Sizce dünyanın geleceğini şekillendirmede genç liderler nasıl bir rol üstelenecek? Dünya, genç liderlerden neler bekliyor?

Esra Eczacıbaşı Coşkun

Genç Küresel Liderler, Dünya Ekonomik Forumu (WEF) tarafından dünyadaki genç liderlerin bilgiyi ve tecrübeyi paylaşarak birbirlerine ve başkalarına ilham olması hedefiyle oluşturulan bir topluluk. Bu anlamda, dünyanın geleceğine dair etkin bir rol üstlenme açısından örnek bir model oluşturuyor. Toplumsal sorunlara karşı duyarlı, daha sağlıklı ve güvenli bir gelecek için çalışmalar yapan gençlerin arasında bu listede yer almak, bana gurur ve sorumluluk duygularını bir arada yaşatıyor.

Dünya hızlı bir değişim geçiriyor ve bu dönüşümle birlikte sorunların da çoğalarak çeşitlendiğini gözlemliyoruz. Genç Küresel Liderler’in faaliyetlerini, çevresel, sosyal ve ekonomik küresel sorunlara çözümler sunmaları, dünyada bu alanlarda atılacak adımlara yeni bir bakış açısı katarak yön vermeleri açısından önemli buluyorum. Bu çerçevede Genç Küresel Liderler; kültürlerin ve toplumların ilişkilerinin güçlendirilmesi, değişen şartlara sağlıklı uyumunu gözeten stratejilerin kurgulanması, sektörler, bölgeler ve ideolojiler arasında bilgi paylaşımının yapılabileceği köprülerin kurulması gibi hassas görevler üstleniyor. Genç Küresel Liderler’in bilgi ve tecrübelerini paylaşabilecek bir platforma sahip olmaları da beni çok heyecanlandırıyor.

Dijital dönüşümün vazgeçilmez bir öncelik olduğu yeni dünyada, veriyi ve dijital araçları iyi kullanabilen, teknolojiye yatkın, çağı yakalarken öncülük de edebilen yeteneklerin öne çıktığına hep birlikte şahit oluyoruz. Bununla birlikte, yeni nesil bir liderin, teknoloji ve dijital dönüşümü yönetmesi, değişim ve inovasyon kültürünü yerleştirmesi, çevik ve kişiselleştirilmiş bir öğrenim kültürü inşa etmesi, sürdürülebilirliği iş süreçlerinin merkezine alması, çeşitlilik ve kapsayıcılığı güçlü şekilde yaşatması gibi sorumluluklar üstlenmesi oldukça önemli.

Teknoloji, günümüz dünyasında hem hayatlarımızı hem de iş süreçlerimizi domine eden bir unsur. Ancak bu noktada sadece teknolojiyi iyi kullanmak yeterli olmayacak. Dünyanın geleceğini; veriden bilgi üretebilen, bilgiyi, gözlemi ve sezgileri bir arada kullanarak kapsamlı bir perspektif sunan, başarma tutkusu olan, yaratıcı liderlerin şekillendireceğine inanıyorum.

Yaşadığımız zaman diliminde ve gelecekte, bir liderin başarı ölçüsünün, sürdürülebilir bir dünyaya yaptığı katkıya bağlı olacağı kanaatindeyim. Çünkü genç liderlerden öncelikli olarak sürdürülebilir bir gelecek yaratmaya odaklanmaları bekleniyor. Sürdürülebilirlik motivasyonu ve uygulamalarını hem bireysel hem de toplumsal düzleme başarıyla taşıyabilecek girişimlere öncülük etmeleri ve bu konuda kendi organizasyonu içinde görev yapan çalışma arkadaşlarına ilham olmaları da yine bu beklentiler arasında yer alıyor.

Yeni nesil bir liderin başarısının aynı zamanda bireyleri, organizasyonları ve genel anlamda toplumu, dünyanın yüz yüze olduğu zorlukların çözüm süreçlerine dahil edebilme yetkinliğiyle de doğru orantılı olacağını düşünüyorum. Çünkü insanlık olarak önümüzde çok ciddi sorunlar var ve bunlara çare olacak girişimler için birlikte hareket edebilmenin gücüne ihtiyaç duyuyoruz.

Genç liderler, dijital dönüşüm süreçlerinde de başrolde olmalı. Küresel ve yerel problemleri sürdürülebilirlik ekseninde ele alarak, dijital dönüşümün yol haritasını yine bu eksende çizmeli. Liderlik yaptığı organizasyonun ürün ve hizmetlerini, yeni dünyanın ihtiyaçlarına göre tasarlamalı. 21. yüzyılın liderlerinden hedeflerini, gezegene ve insanlığa duyarlı olmayı odak noktası kabul ederek belirlemeleri bekleniyor.

Kısacası, hızla değişen bu yeni koşullarda; daha dijital, esnek, hızlı, yenilikçi, yeni dönemin beklentileri ve ihtiyaçları doğrultusunda yetkinliklerini geliştiren, organizasyonlarında yeni çalışma modellerini sürdürülebilir kılacak destekleyici uygulamaları hayata geçirerek hem çalışanı hem yöneticiyi destekleyen bir lider profili öne çıkıyor.

Bertuğ Bingöl

İçinde bulunduğumuz koşullarda, Genç Küresel Liderler’in öncelikli gündem maddelerini hangi konular oluşturuyor?

Esra Eczacıbaşı Coşkun

Dünyamızın geleceğiyle ilgili her konunun, Genç Küresel Liderler’in ajandasında yer aldığını söyleyebilirim. Bu sorunlara hepimiz aşinayız aslında. Ancak Genç Küresel Liderler’den, bu sorunlara farklı bir bakış açısı ve çözüm odaklı bir yaklaşım sunmaları bekleniyor. Gençlerin toplumsal, çevresel ve sosyal konulara daha duyarlı olmaları, bu yöndeki beklentileri de yükseğe taşıyor.

Dünya Ekonomik Forumu Küresel Riskler Raporu 2022’ye göre en önemli ve uzun vadeli riskler, iklim riskleri ile ilişkili. İklim krizinin olumsuz etkilerini doğrudan veya dolaylı olarak tüm dünyada daha fazla hissediyoruz. Sel baskınları, orman yangınları, kuraklıklar, her yıl yenilenen en sıcak yıl rekorları, eriyen buzullar gibi birçok gösterge aslında bizlere iklim değişikliğine dair çok önemli sinyaller veriyor. Küresel ortalama sıcaklık artışının 1,5 C’nin altında tutulması için çok hızlı ve çok güçlü bir çevresel, sosyal ve ekonomik dönüşüme ihtiyaç var.

İklim krizi, domino etkisi olan bir sorun. Bu nedenle, tek yönlü bir bakış açısı bizleri yanlış bir yöne taşıyabilir. Kriz, su ve gıda güvenliği gibi ciddi problemleri de dünyanın gündemine taşıyor. Artan kentleşme, nüfus artışı ve iklim değişikliğinin, su ve gıda sistemleri üzerinde baskı oluşturduğunu biliyoruz. Buna bağlı olarak iklim kaynaklı zorunlu göçler de önümüzdeki yıllarda artacak. Dünya Ekonomik Forumu (WEF) Küresel Riskler Raporu’nda belirtilen bilgiye göre, 2050 yılına kadar, 200 milyon insanın iklim sebebiyle yerlerini değiştireceği tahmin ediliyor. Dolayısıyla, yeni çağın liderlerinin çok katmalı bu sorun karşısında birlikte hareket etmelerinin, çözüm üretme yolunda anahtar rolünde olduğunu düşünüyorum.

Bir diğer önemli husus da fırsat eşitsizliğine ilişkin gelişmeler... Dünya Ekonomik Forumu’nun hazırladığı Küresel Cinsiyet Eşitsizliği 2021 Raporu’na göre, dört ana fırsat eşitsizliği arasında yer alan en büyük ikinci eşitsizliğin, kadınların ekonomiye katılımı ve kadınlara yönelik fırsatlardaki yetersizlikler olduğunu görüyoruz. Fırsat eşitliğini sağlamanın bireyden kuruma, sivil toplum kuruluşlarından kamuya, eğitimcilerden kural koyuculara kadar toplumun her katmanının ortak sorunu olduğunu artık kabul etmemiz gerekiyor.

Sizlerin de bildiği üzere, Eczacıbaşı Topluluğu’nda fırsat eşitliği, iklim krizi, enerji yönetimi ve yenilenebilir enerjiye geçiş konuları üzerinde dikkatle duruyoruz. Bu kapsamda Türkiye’de birçok kuruluşa örnek olacak çalışmalar gerçekleştirdik ve bu faaliyetlerimizi geliştirerek sürdüreceğiz.

Özetle, Genç Küresel Liderler’in odağında ağırlıklı olarak, sürdürülebilirlik çerçevesinde iklim krizi, su ve gıda güvenliği, iklim kaynaklı göçler, fırsat eşitliği konuları ve bu konularda alınabilecek aksiyonlar yer alıyor.

Ezgi Paket

I want to begin by congratulating you on your great success in being selected to the World Economic Forum's Young Global Leaders Class of 2022. YGL is an important forum for accelerating the impact of a diverse community of responsible leaders across borders and sectors to shape a more inclusive and sustainable future. How do you view this selection? What role do you think young leaders will play in shaping the future of our world? What does the world expect from young leaders?

Esra Eczacıbaşı Coşkun

YGL is a community created by the World Economic Forum, in which young leaders come together to inspire each other and others by sharing their knowledge and experience across the world. When viewed from this perspective, it serves as an exemplary model of how to play an effective role in shaping the future of the world. To be selected alongside other young people who are sensitive to social issues and working towards a healthier and more secure future fills me with a sense of both achievement and responsibility.

Our world is experiencing rapid change and we’re witnessing the myriad and multiple problems associated with this transformation. I believe YGL has an important role to play in providing solutions to global environmental, social, and economic problems and can bring fresh perspectives to determine the direction that needs to be taken to address these issues. In this respect, YGL undertakes sensitive tasks such as strengthening cultural and social relationships, deploying strategies that ensure we adapt properly to changing conditions, and building bridges for sharing information between sectors, regions, and ideologies. I’m also delighted that YGL has a platform where members can share their knowledge and experience.

In today's rapidly evolving world, digital transformation is a “must” and we’re all witnessing the emergence of tech-savvy talents who can take advantage of data, utilize digital tools with skill, and actively shape the future of this new era. Moreover, the next generation leader must be able to manage this technology and digital transformation, embed a culture of innovation and change, and build an environment that not only encourages agile and personalized learning but also places sustainability at the heart of all business processes, while ensuring diversity and inclusiveness.

Today, technology is a dominant force in both our personal and our business lives. But it's clearly not enough be able to simply use technology well. I believe that our future will be crafted by creative leaders who can extract knowledge from data, who can combine observation with intuition to produce visionary perspectives, and above all, who have a passion to succeed.

A leader's success today and in the future will depend greatly on their contribution to a sustainable world. This is because young leaders are expected to be razor-focused on creating sustainable futures. They must spearhead initiatives that inspire and promote sustainability best practices at both the individual and community level, and they must lead by example to motivate colleagues in their organizations.

I also believe that the success of the next generation of leaders will be directly proportional to their capacity to involve individuals, organizations, and society in solving global challenges. Humanity is facing some very serious problems and we are going to need to be strong enough to come together with actionable initiatives to provide solutions to them.

Young leaders need to be at the cutting edge of digital transformation processes. By addressing global and local problems using a sustainable approach, young leaders must draw their digital transformation road maps using sustainability as their guiding principle. They must design the products and services of the organizations they are leading according to the needs of the new era. 21st century leaders are expected to define goals that are sensitive to planetary and humanity's needs.

In summary, the profile of the young leader that emerges is one that is adaptive to rapidly changing conditions; responsive to an increasingly digital, flexible, fast operating environment; can innovate and develop competencies that correspond to the needs and expectations of this new age; and able to implement new and sustainable modes of work that support both employees and managers.

Bertuğ Bingöl

Given current events, what issues are priorities for Young Global Leaders?

Esra Eczacıbaşı Coşkun

In my opinion, any and every issue related to the future of our planet is on the agenda for YGL. We are all quite aware of the problems we face. However, Young Global Leaders are expected to present different perspectives and a solutions-based approach to these problems. The fact that younger people are more sensitive to social and environmental issues means that greater things are expected from us.

The World Economic Forum Global Risks Report 2022 states quite clearly that the most important and long-term risks directly from climate risk. We have been experiencing the direct and indirect negative effects of the climate crisis increasingly all over the planet for some time. Floods, forest fires, droughts, hottest years on record broken each year, melting glaciers, and other such indicators are important warning signs of climate change. A very rapid and very strong environmental, social, and economic transformation is needed to keep the global temperature increase below 1.5 degrees Celsius.

The climate crisis is a problem with a domino effect. So much so that a one-sided point of view might lead us in the wrong direction. The crisis means that serious problems such as water and food security are on the world agenda. We know that increasing urbanization, population growth and climate change are putting pressure on water and food systems. Climate-induced forced migration will also continue to increase in the years ahead. The World Economic Forum’s Global Risk Reports draws attention to the fact that an estimated 200 million people will be displaced by climate change by 2050. Therefore, I think it’s essential for next generation leaders to be taking collective action as global change-makers to produce solutions to these complex issues.

Another important aspect that needs to be explored carefully is equality of opportunity... In last year's WEF's Global Gender Gap Report 2021, of the four key dimensions tracked, Economic Participation and Opportunity remains the second largest in terms of inequality. Equality of opportunity is a problem throughout society, from the personal level to the institutional, from non-governmental organizations to the public, and from educators to legislators.

As you undoubtedly know, the Eczacıbaşı Group is focused on equal opportunities, the climate crisis, energy efficiency and the transition to renewable energy sources. To this end, we’ve carried out research that we think will serve as a model for other Turkish organizations, and we will continue to develop our efforts in these areas.

To sum up, Young Global Leaders are mainly focused on the climate crisis, water and food security, climate-induced migration, equal opportunities and the actions that can be taken in these areas.

“Yaşadığımız zaman diliminde ve gelecekte, bir liderin başarı ölçüsünün, sürdürülebilir bir dünyaya yaptığı katkıya bağlı olacağı kanaatindeyim.”

“A leader’s success today and in the future will depend greatly on their contribution to a sustainable world.”

Esra Eczacıbaşı Coşkun

Topluluğumuzda görev yapan ve dünya sorunları üzerine kafa yoran gençler olarak siz, gezegenin sorunları için başta bizler gibi global kuruluşlara nasıl görevler düştüğünü düşünüyorsunuz?

Aslıhan Yemenici

Eczacıbaşı Topluluğu çağdaş, kaliteli ve sağlıklı yaşamın öncüsü bir kuruluş olarak yıllardır tüm operasyonlarını dünyaya olan sorumluluğunun bilinci ile yürüten bir yapıya sahip. Bu çerçevede de projelerinde ve operasyonlarında, Sürdürülebilir Kalkınma Amaçları başta olmak üzere, ulusal ve uluslararası gelişmeleri göz önünde bulundurarak süreçlerini yürütüyor.

Global kuruluşların, bugüne kadar atılmış olan tüm adımlardan daha iyi ne yapılabileceğini sorgulayıp en iyiyi hedeflemesi gerektiğini düşünüyorum. Bu kapsamda, iş süreçleri ve hizmetlerin daha da iyileştirilmesi için inovatif fikirler desteklenmeli, Ar-Ge çalışmaları ve iş birlikleri önceliklendirilmeli. Ayrıca, enerji tüketiminde yenilenebilir enerjinin tercih edilmesini ve verimli üretim süreçleri için yeşil satın alım prensiplerinin uygulanmasını oldukça önemsiyorum. Örnek bir global kuruluş için bunların yanı sıra iş ortamında fırsat eşitliğini önceliklendirmesi, kaynak verimliliğinde en iyi noktayı hedefleyerek döngüsel ekonomi çalışmalarının odak noktası yapması ve sürdürülebilir iş modelleri üretmesinin olmazsa olmaz nitelikler olduğuna inanıyorum. Ayrıca, kendi operasyon ve hizmetlerinin yanı sıra tüm tedarik zinciri ile ilişkisinin de farkında olarak, bütüncül süreç iyileştirmeyi hedefleyerek, çevresel ve sosyal anlamda en yüksek oranda fayda sunan ürün ve hizmet seçenekleri oluşturarak değişime öncülük etmeli.

Bertuğ Bingöl

Teknoloji alanındaki peşi sıra gelen gelişmelerin, yaşam standartlarını artırıcı etkisi olduğu gibi çevre kirliliğine yol açması da yadsınamaz bir gerçek. Bizler gibi global kuruluşların amacı, tüketicinin istek ve ihtiyaçlarını hedef alarak üretim yapmak ve kâr elde etmek. Günümüz tüketicileri artık daha bilinçli. Yaşam standartlarını yükselten ürünlere yönelmelerinin yanı sıra bu ürünlerin çevreye dost olmasını da tercih ediyorlar. Bu da bizler gibi global kuruluşların, yatırımlarını çevresel faktörleri göz önüne alarak yapmaları gerekliliğini doğuruyor.

Ezgi Paket

Birleşmiş Milletler’in kabul ettiği 17 maddelik Sürdürülebilir Kalkınma Hedefleri doğrultusunda çalışmanın ve küresel amaçlara hizmet etmenin çok önemli olduğunu düşünüyorum. Bu kapsamda bizim gibi global kuruluşların kaynak tüketiminin azaltılması, enerji optimizasyonu gibi odak seçilen alanlarda küresel farkındalığı oluşturmada öncü olması gerekiyor. Maddelerin daha iyi benimsenebilmesi için mutlaka bireyleri ilgili konular üzerinde düşünmeye ve sorular sormaya teşvik etmeliyiz. Çevresel konulara ek olarak, örneğin fırsat eşitliği konusunda Topluluk bünyesinde halihazırda yürütülen “birliktebiz” fırsat eşitliği çalışmalarımız kapsamındaki Teknolojide Kadın, Satışta Kadın, Teknikte Kadın gibi komitelerin ve sürdürülebilirlik çalışmalarının kapsamlarının genişletilerek farklı coğrafyalarda küresel sorunlara çözüm bulunmasını sağlayabiliriz.

Aslıhan Yemenici

Bu sorunların ve konuşulan sorumlulukların çoğu, sürdürülebilirlikle yakından ilgili konular. Dünyanın geleceği ile ilgili yaklaşımlar ağırlıklı olarak sürdürülebilirlik kavramı üzerinden şekillendiriliyor. Çok katmanlı bir yapıya sahip olan ve hayatın her alanında kendine yer bulan sürdürülebilirliğin önümüzdeki dönemde hem şirketleri hem toplumu hem de bireyleri nasıl şekillendireceğini düşünüyorsunuz?

Esra Eczacıbaşı Coşkun

Sizin de belirttiğiniz gibi, hangi alan ya da sektörden olursa olsun, iş ve yönetim modelleri sürdürülebilirlik eksenli bir ekosistem üzerinden tasarlanıyor. Sürdürülebilirlik, günümüzde hemen her platformun kapsama alanında. Sürdürebilirlik artık bir seçim değil, bir zorunluluk. Aynı şekilde, dünya çapındaki hükümetlerce yapılan uluslararası zirvelerde de uzun değerlendirmelere konu oluyor, bu alanda acil aksiyon planları oluşturuluyor.

Bireyler olarak yapabileceklerimizi düşündüğümüzde, günlük hayatımızdaki alışkanlarımızdan satın alma tercihlerimize kadar birçok farklı alanda aksiyonlar alabiliriz. Bireysel ayak izimizi azaltmak amacıyla günlük hayatımızı ve yaptıklarımızı gözden geçirmek, ürün ve hizmetleri çevresel ayak izini de göz önünde bulundurarak satın almak, şehir içi ulaşımda kısa mesafelerde yürümeyi, uzun mesafelerde ise toplu taşıma kullanmayı tercih etmek, bireyler olarak atabileceğimiz ilk adımlar arasında sayılabilir.

İş dünyası açısından baktığımızda, sürdürülebilirliğin, hem yasal düzenlemeler hem işin ve kaynağın geleceği hem de tüketici beklentileri sebebiyle, gün geçtikçe çok kritik bir noktaya taşındığını görüyoruz. Müşteri ve paydaşların beklentisi, kendileri için bir değer yaratılırken doğaya, insanlara ya da topluma olumsuz etki bırakılmaması yönünde. Bunda pek tabii ki iklim krizinin etkisi oldukça büyük. Sosyal ve ekonomik açıdan baktığımızda ise gelir adaletsizliği ve eşitsizlik sebebiyle iklim krizinden en çok yoksul ve kırılgan kesimlerin etkilendiğini/etkileneceğini görüyoruz. Tüm bunları göz önüne aldığımızda, iş dünyası ve ülkelerin sürdürülebilirlik odaklı ve ortak amaçlar için birlikte hareket etme gerekliliği kaçınılmaz hale geliyor.

Bu noktada, Avrupa'yı 2050 yılına kadar iklim nötr ilk kıta haline getirmeyi amaçlayan Avrupa Yeşil Mutabakatı kapsamındaki düzenlemeler de iş dünyası açısından bir rehber niteliğinde. İş dünyası olarak Avrupa’da ve dünyada yaşanan gelişmelere en hızlı şekilde uyum sağlamamız gerektiğinin farkındayız. Hem ülkelerin hem de şirketlerin emisyon azaltımı konusunda, var olan düşük karbonlu teknolojileri hızla adapte etmesi, gelişen teknolojileri takip etmesi ve aynı zamanda alternatif teknolojilerin gelişmesi için ilgili paydaşlarla iş birliği içerisinde olması gerekiyor. Devlet politika ve uygulamalarının da bunu kolaylaştıracak nitelikte olması, sürdürülebilirlik uygulamalarının tüm yönleriyle teşviklerle desteklenmesi buradaki en önemli adımlardan…

Topluluğumuzda sürdürülebilirliği sadece tek bir birimin ya da ekibin sorumluluğu olarak görmüyoruz. Bu konuda hepimiz, yaptığımız işlerin sürdürülebilirlik etkisini bilmeliyiz. Ayrıca süreçlerimizi ve etkilerimizi nasıl iyileştirebileceğimizi de en iyi şekilde belirlemeliyiz. Ancak elbette sürdürülebilirlik yönetişimimizin güçlenmesi de önemli ve bunun için gerekli iyileştirmeleri yapıyoruz. Konunun üst yönetim nezdindeki sahipliğinin ne kadar önemli olduğunun farkındayız.

Bu sebeple, kuruluş ve Topluluk CEO’larımızın sahipliğinin yanı sıra Yönetim Kurulu seviyesinde çevresel, sosyal, yönetişim konularının Topluluk genelindeki stratejik yönetimini güçlendirmek üzere Çevresel, Sosyal, Kurumsal Yönetim (ESG) Komitesi oluşturuldu. Diğer yandan, Topluluk kuruluşlarımızın kendi içindeki Sürdürülebilirlik Komiteleri de sürdürülebilirlik yönetişimimizi güçlendiren yapılar arasında yer alıyor.

Güçlü yönetişimin yanı sıra sürdürülebilirlik kapsamında önceliklendirdiğimiz konular çerçevesinde ortaya koyduğumuz hedefler, çalışmalarımızda planlı ve sistematik bir şekilde ilerlememizi sağlıyor. Örneğin, 2021 yılında, üretim tesislerimizde belirlediğimiz hedefler ve gerçekleştirdiğimiz iyileştirme projeleriyle, yaklaşık 32 milyon kişinin günlük elektrik kullanımına eşdeğer miktarda enerji tasarrufu ve yaklaşık 1,4 milyon kişinin günlük su kullanımına eşdeğer miktarda su tasarrufu sağladık. Yenilenebilir enerji yatırımlarımızı artırmaya yönelik hedeflerimizi belirledik. Müşterilerimize sunduğumuz ürünlerimiz sayesinde, onların kendi hayatlarındaki çevresel etkiyi azaltabilmeleri ve daha az doğal kaynak kullanan ürünleri tercih etmeleri için seçenekler oluşturuyoruz.

Esra Eczacıbaşı Coşkun

As young members of our Group who are aware of global issues, what kind of a role should a global organization like the Eczacıbaşı Group play in solving the planets problems?

Aslıhan Yemenici

In its role as a pioneer of modern, high-quality, and healthy living, the Eczacıbaşı Group has operated with an awareness of its responsibility towards our planet for many years. In all its projects, business processes and operations, the Group considers local and international developments, particularly with respect to sustainable development goals.

To my way of thinking, global organizations must never stop questioning how they can do better in all their activities and should always aim for the best possible outcomes. Innovative ideas should be supported so that business processes and services can be improved, and R&D activities and business collaborations should be encouraged. I care deeply about implementing green purchasing principles for more efficient production processes, particularly by choosing renewable energy in our energy consumption. In addition, I believe that the essential qualities of an exemplary global organization should include prioritizing equal opportunities in business and creating cyclical economies that optimize resource efficiency and contribute to sustainable business models. Moreover, a global company should show leadership not only in its own operations, but also in its relationships throughout its supply chain; initiating process improvement across the board and creating an array of products and services that offer the highest environmental and social benefits.

Bertuğ Bingöl

It's an undeniable fact that consecutive developments in technology have increased living standards but also environmental pollution. The purpose of global organizations like ours is to supply the wants and needs of consumers and this way make a profit. Today's consumers are now more aware. In addition to selecting products that raise their living standards, they would also like these products be environmentally friendly. This means that companies like ours need to consider environmental factors in their investment decisions.

Ezgi Paket

I think it’s vital that we work toward the United Nations 17 Sustainable Development Goals (SDGs). Companies like ours must lead by example in creating global awareness in selected areas, such as reducing resource consumption and optimizing energy use. For the SDGs to have a greater impact, we must encourage individuals to think about relevant issues and ask questions. For example, in addition to environmental issues, we could expand the scope of our equal opportunities project “AllforAll”, which aims to foster equality of opportunity, by directing our Women in Tech, Women in Marketing and Women in Engineering committees to look for solutions to equal opportunity problems in other geographies.

Aslıhan Yemenici

Most of the problems and responsibilities we are talking about here are closely related to sustainability. The dialogue on our collective future is predominantly shaped by the concept of sustainability. What kind of impact will sustainability, which has so many dimensions and involves so many aspects of everyday life, have on companies, society, and individuals in the years ahead?

Esra Eczacıbaşı Coşkun

As you rightly noted, regardless of the field or sector in question, business and management models are being designed within a sustainability-oriented ecosystem. Sustainability is a target of almost every platform today. Sustainability is no longer a choice but a necessity. It has become the subject of lengthy assessments at international summits, and urgent sustainability action plans.

When we try to imagine what we can do as individuals, there are habits we can change and purchasing preferences that we can alter in our daily lives. We can consider how to reduce our individual footprint by being more mindful of our daily routines. Some of the initial steps we can take are checking the environmental footprint of the products and services we purchase and choosing to walk short distances and use public transport for longer destinations.

From a business point of view, sustainability is becoming more critical every day due to legal regulations, the future of resources and business and, most importantly, consumer expectations. Today, customers and stakeholders demand that when value is being created, it does not negatively impact nature, humans, or society. The climate crisis has of course contributed significantly to this demand. From a social and economic point of view, it's clear that the poorest and most fragile segments of society are, and will continue to be, most affected by the climate crisis due to income injustice and inequality. Considering all this, it’s essential that businesses and countries act together for sustainability-oriented and common goals.

The European Green Deal, which articulates the European vision to become the first climate-neutral continent by 2050, should also be a guide for the business world. As members of the business community, we are aware that we need to adapt to the changes in Europe and the world as quickly as possible. Countries and companies alike need to adopt existing low-carbon technologies to reduce emissions, keep abreast of emerging technologies, and cooperate with concerned stakeholders to develop alternative technologies. One of the most important issues going forward will be government policies and measures that can facilitate this by supporting sustainability initiatives through a broad array of incentives...

Our Group does not view sustainability as the responsibility of a single department or team. We should all acknowledge the sustainability impact of the work we do. We also need to determine the best means for improving our processes and reducing their impact. Of course, it’s also imperative that we strengthen our sustainability governance, and so we’re taking the necessary steps towards this goal. We are aware of how important it is that senior management takes active ownership of this issue.

To this end, to strengthen sustainability ownership within our organization and at the Group CEO level and to promote greater strategic sustainable management of environmental, social, governance issues at the Board of Directors level, we’ve established the Environmental, Social, Corporate Governance (ESG) Committee. Group companies also have their own sustainability committees which contribute to the robustness of our overall sustainability governance.

In addition to our strong governance, our goals -which reflect our sustainability priorities- enable us to move forward in a planned and systematic manner. To give you an example, in 2021, thanks to our targets and efficiency projects at our production facilities, we achieved energy savings equivalent to the electricity consumption of about 32 million people over the course of one day and water savings equivalent to the water use during one day of about 1.4 million people. Now, we have set ourselves targets to increase our investments in renewable energy. By offering our customers a range of products that use fewer natural resources, we enable them to reduce the environmental impact of their lifestyle choices.

“Dünyamızın geleceğiyle ilgili her konunun, Genç Küresel Liderler’in ajandasında yer aldığını söyleyebilirim. Genç Küresel Liderler’den, bu sorunlara farklı bir bakış açısı ve çözüm odaklı bir yaklaşım sunmaları bekleniyor.”

“In my opinion, any and every issue related to the future of our planet is on the agenda for YGL. Young Global Leaders are expected to present different perspectives and a solutions-based approach to these problems.”

Aslıhan Yemenici

Günümüzün temel meselelerinden biri olarak toplumsal cinsiyet eşitliğine de özel bir parantez açmak gerektiğini düşünüyorum. Pandemi, bu konunun önemini kat be kat artırdı. Kadınların dezavantajlı konumu sadece Türkiye’nin değil, dünyanın temel sorunlarından biri. Eczacıbaşı Topluluğu, bu konuda aldığı öncü aksiyonlarla faaliyet gösterdiği sektörlerdeki kuruluşlara ilham oluyor. Toplumsal cinsiyet eşitliği alanındaki başarılı uygulamaların bir kuruluşu hangi açılardan öne çıkaracağını düşünüyorsunuz?

Esra Eczacıbaşı Coşkun

Toplumsal cinsiyet eşitsizliği, pandemi gibi zorlu dönemlerde varlığını daha çok hissettirse de her zaman için yoğun bir dikkat ve çaba ile gündemde tutulması gereken bir konu. Ben de bu alandaki sorunlar ve bunların çözümleri üzerinde büyük bir özenle duruyor ve projelerde aktif rol alıyorum.

Bir çoğumuz, dünyada olduğu gibi Türkiye’de de kadınların eğitim ve sağlık hizmetlerine erişimlerinin ve sosyal, politik, ekonomik hayata tam, eşit katılımlarının önünde önemli engeller bulunduğunun farkındayız. Toplumun yarısını oluşturan bireylerin önündeki bu engellerin kaldırılması, her şeyden önce toplumsal refahın sağlanması açısından oldukça önemli.

Bu konuda atılacak her türlü etkili adım, olumlu sonuçları da beraberinde getiriyor. Araştırmalar, adil ve eşit şartlarda yetişen kadınların kendi ülkelerindeki refah ve kişi başına Gayri Safi Yurt İçi Hasıla (GSYİH) büyümesine daha fazla katkı sağladığını gösteriyor. Bu nedenle, kadınlar için eşit fırsatların sağlanması çevresel, sosyal ve ekonomik açıdan da kritik değerde. Bununla birlikte, eşitlikçi şirketler daha güçlü insan kaynağına ulaşabiliyor. Ayrıca, kadınların yönetim kurullarındaki temsili ile kurumsal performans arasında güçlü bir ilişki olduğunu gösteren birçok çalışma var ve bunun farkında olan pek çok şirket, kadınların liderlik pozisyonlarındaki varlığını artırmak için harekete geçiyor.

Tüm bu sebeplerle, Eczacıbaşı Topluluğu’nun insan kaynakları stratejilerine yön veren “herkes için eşit fırsatlar” temel motivasyonu kapsamında, fırsat eşitliğini sürdürülebilirlik çalışmalarımızda ana önceliklerimiz arasında kabul ediyoruz.

Eczacıbaşı Topluluğu olarak, 2013’te Birleşmiş Milletler Kadının Güçlenmesi Prensipleri’ni (WEPs) imzaladık. Aynı yıl Dünya Ekonomik Forumu ve Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığı koordinasyonunda kurulan İşte Eşitlik Platformu’na katılarak ve Toplumsal Cinsiyet Eşitliği Eğitim Programlarımızı oluşturarak fırsat eşitliği çalışmalarımıza hız kazandırdık. 2016’da ise hayata geçirdiğimiz tüm fırsat eşitliği uygulamalarını “birliktebiz” Fırsat Eşitliği Platformu çatısı altında topladık. Çeşitli uygulama ve düzenlemelerle kadın çalışanların her alanda istihdamını teşvik etmek üzere çalışıyoruz. “birliktebiz” Fırsat Eşitliği Platformu kapsamında, Topluluğumuzda kadın istihdamının daha az olduğu alanlara odaklanıyoruz; kadın istihdamını artırmak, kadınlara özel uygulamalarımızı çeşitlendirmek, fırsat eşitliğini desteklemek amacıyla çalışmalarımızı sürdürüyoruz.

Tüm bunların yanı sıra kadın çalışanların anne olma dönemini özel olarak destekliyor, hamilelik sürecinde çalışma alanındaki konforunu sağlamayı ve anne olma yolunda onlara her noktada destek olmayı görev biliyoruz. Bu kapsamda, tüm kuruluşlarımızda annelere kreş desteği veriyoruz. Kadın işi erkek işi bilmeyen bir Topluluk olarak anne ve babanın çocuk gelişiminde eşit sorumluluğa sahip olduğuna inanıyoruz, bu nedenle babalarımızı da unutmuyoruz. Babalık iznini doğumdan sonra üç hafta; devamındaki dönemde ise üç haftaya kadar haftada bir gün olarak uyguluyoruz. Ayrıca baba olan çalışanlarımızı ilgili babalık eğitimlerimizle destekliyoruz.

Topluluğumuzda fırsat eşitliğinin geliştirilmesi için attığımız adımların sadece bizler için değil, ülkemiz için de ne kadar büyük önem taşıdığını biliyoruz. Attığımız tüm adımların, yürüttüğümüz tüm çalışmaların kadının istihdamına yönelik toplumsal gelişmeyi destekleyecek uygulamalar olduğuna inancım tam.

Ezgi Paket

Dünyanın sorunlarına çözüm üretme süreçlerinde en büyük yardımcılardan biri teknoloji ve dijitalleşme olacak. Eczacıbaşı Topluluğu Dijital Dönüşüm Koordinatörü olarak, geçtiğimiz yıl da IDC tarafından “Yılın Dijital Dönüşüm Lideri” seçilmiştiniz. Dijital dönüşümün gelecek açısından hem toplumlar hem de şirketler için önemini nasıl değerlendiriyorsunuz?

Esra Eczacıbaşı Coşkun

Dijital dönüşümün başladığı zamanlarda teknoloji, hem güncel yaşamlarımızda hem iş süreçlerindeki belirli alanlarda güçlü bir çözüm biçimi olarak yer alıyordu. Bugün geldiğimiz noktada dijitalleşmeye artık kısıtlı bir alanda değil, işin her aşamasında ihtiyaç duyuluyor ve dijital çözümler her geçen gün daha da güçlü bir şekilde çözüm üretme süreçlerine dahil oluyor.

Günümüzde, başarılı olmuş şirket hikâyelerini incelediğimizde, bunların ortak paydalarından birinin başarılı bir dijital dönüşüm gerçekleştirmek olduğunu görüyoruz. Yeni dünyada, çok büyük çoğunlukla, dijital çözümleri özümseyen ve hızlı değişime ayak uydurabilen şirketlerin yer bulacağı konusunda tüm sektörler hemfikir durumda.

Eczacıbaşı Topluluğu çağdaş, kaliteli, sağlıklı yaşamın öncüsü olma misyonunu taşıyor. Dijital dönüşüm ile bu misyonumuz doğrultusunda içinde bulunduğumuz iş alanlarının geleceğini şekillendirmeyi amaçlıyoruz. Bu nedenle, dijital dönüşümü ve iş stratejimizi bir bütün olarak ele alıyoruz. Kısacası, dijital dönüşüm bizim için bir proje değil, iş stratejimizin odak noktası.

Dijital dönüşüm vizyonumuzu da bu bakış açısı üzerine kurduk. Bu alandaki vizyonumuzu, “dijital teknolojileri ve veriyi tüm iş süreçlerimizde içselleştirerek içinde bulunduğumuz iş alanlarının geleceğini şekillendirmek” olarak belirledik. Dijital yol haritalarımızı belirlerken iki farklı yaklaşım bize rehberlik etti. Bunlardan biri “bugünden yarına” bakış açısıydı; yani bugünün problemlerine dijital çözümler geliştirmeyi kapsıyordu. İkinci olarak da “yarından bugüne” bakış açısıyla “Yarın bizim içinde bulunduğumuz sektörler nasıl dönüşecek, biz buna ayak uydurmak için bugünden neleri değiştirmeliyiz?” diye düşündük. Bu yaklaşımdan doğan soru ve değerlendirmeler ise bizi dört odak noktasına taşıdı: müşteri odaklılık, veriden değer yaratma, yeni iş modelleri geliştirme ve kültür değişimi.

Başarılı bir dijital dönüşüm, bir organizasyon için tek değil, çok yönlü kazanım demek. Dijitalleşme, kaynak kullanımlarını büyük ölçüde azaltması nedeniyle sürdürülebilir büyümeye destek olurken aynı zamanda uzun sürede yapılacak bir işin daha kısa sürede tamamlanmasına olanak sağlayarak maliyet, zaman ve emek tasarrufu sağlıyor. Bu faydayı somut bir örnek üzerinden açıklamak isterim. B2B işlerde yeni nokta kazanımı ve potansiyel belirleme, saha ziyareti yoluyla yapılıyor. Oysa şimdilerde, banyo iş alanımızda potansiyel noktaları veri bazlı olarak belirlemeye başladık. Çeşitli parametreler haritasal raporlama sistemimizi besliyor ve noktalar, algoritmanın çıktılarına göre saha satış yönetim sistemimize otomatik olarak işaretleniyor. Bu sayede saha ekibi odaklı ziyaretler yapıyor. Hayata geçirdiğimiz proje sayesinde kazandığımız yeni noktalarla finansal katkı elde ettik. Bu faydayı gören iş ekiplerimizin dijital dönüşüm ve veriden değer yaratma iştahı arttı ve yeni projeler üzerinde çalışıyorlar.

Dijital dönüşümün, toplumların bilgi ve deneyimini paylaşmasındaki rolünü de unutmamalıyız elbette. Dijital çözümlerin yaygınlaşması, verinin demokratikleşmesi ve bunun bir sonucu olarak toplumlar arası eşitsizliğin azaltılması açısından da büyük faydalar sağlıyor.

Tüm bu faydaları gözeterek dijital dönüşüm çalışmalarını Topluluğumuzun farklı iş kollarında geliştirilen projelerle güçlendirmeye çalışıyoruz. Her yıl “Dijitaliz Buluşması” gerçekleştirerek, Topluluğun kuruluş ve markalarını dijital dönüşüme teşvik etmek üzere başarılı dijital projeleri ödüllendiriyoruz. Çalışma arkadaşlarımızın tasarladığı etkileyici dijital projeleri ve bunların sonuçlarını görmek hepimiz açısından umut verici. Topluluğumuza, toplumumuza ve çevremize bu derece büyük katkılar sağlayan bu projelerin her geçen gün artacağına inanıyorum. Böyle bir Topluluğun Dijital Dönüşüm Koordinatörü olmaktan da gurur duyuyorum.

Aslıhan Yemenici

I think that it’s necessary to focus particularly on gender equality, which is surely one of the most important topics we’re dealing with today. The pandemic has exponentially increased the importance of this matter. The disadvantaged position of women is an issue both at home and globally. The Eczacıbaşı Group continues to inspire companies in the sectors in which it operates with its pioneering work on gender equality. In what ways do you think successful gender equality practices can help a company stand out from the crowd?

Esra Eczacıbaşı Coşkun

Although gender inequality becomes more evident during difficult periods like the pandemic, it’s an issue that should always be at the top of any agenda, requiring attention and effort. I personally care a great deal about problems in this area, and so I’m taking an active role in projects that are trying to find solutions.

Many of us are aware that there are significant obstacles to women's access to education and health services as well as to their full and equal participation in social, political, and economic life not just in Turkey but also around the world. The removal of obstacles that block half of the world’s population is very important in terms of ensuring overall social well-being.

Any useful step to be taken in this regard can only have positive results. Research shows that women raised on fair and equal terms contribute more to the well-being and growth of Gross Domestic Product (GDP) per capita in their country. That's why the provision of equal opportunities for women is critical from an environmental, social, and economic point of view. Indeed, equal opportunity employers can access more powerful human resources. There are also numerous studies that show a strong correlation between women's representation on boards and positive corporate performance. Many companies have woken up to this fact and have increased the presence of women in leadership positions.

For all these reasons and given the “equal opportunities for all” vision which guides the human resources strategies of the Eczacıbaşı Group, equality of opportunity is one of our main sustainability priorities.

The Eczacıbaşı Group signed the United Nations Women's Empowerment Principles (WEPs) in 2013. That same year, we accelerated our equal opportunities push by participating in the Equality at Work Platform established under the coordination of the World Economic Forum and the Ministry of Family and Social Policies and created our Gender Equality Training Programs. In 2016, we brought together all the myriad equal opportunity initiatives that we had implemented until then under the umbrella of the “AllforAll” Equal Opportunities Platform. We are working to promote and support the employment of women employees in all areas through different policies and practices. Using the "AllforAll" platform to guide us, we focus on improving areas where there is less female employment in the Group; we continue our efforts to increase female employment, diversify our women-specific practices, and support overall equality of opportunity.

Furthermore, we provide maternity leave and other related support because it’s our duty to ensure the comfort of our employees during pregnancy and support their journey to becoming a mother. We also provide daycare support to all women employed at Group companies. Since our Group doesn’t differentiate between women's work and men's work, and we firmly believe that both parents have equal responsibility for child rearing, we offer paternity leave for a period of three weeks after birth and thereafter for one day a week for up to three weeks. In addition, we offer parental training for prospective fathers.

The steps we have taken to improve equal opportunity in our Group are important not only for us but also for our country. I’m convinced that all the measures we’ve taken and research we’ve conducted will support social progress and help to increase women's employment.

Ezgi Paket

No doubt, the use of digital technologies to achieve more sustainable living conditions and reduce costs will go a long way toward solving global problems. You were named “Digital Transformation Leader of the Year” by International Data Corporation (IDC) last year because of your role as Digital Transformation Coordinator at Eczacıbaşı Group. What is your assessment of the importance of digital transformation for both societies and companies in the future?

Esra Eczacıbaşı Coşkun

When the digital transformation first began, technology was a powerful tool for improving certain areas of our lives and business processes. Today, digitalization is no longer limited to certain areas, it’s necessary for every aspect of business, so digital solutions are becoming more and more deeply embedded in the process of crafting solutions.

Nowadays, the common denominator of most companies’ success stories is successful digital transformation. In today's digital world, it’s widely agreed that only companies which adopt digital solutions will be able to keep up with rapid change and survive.

The Eczacıbaşı Group's mission is to pioneer modern, high-quality, and healthy lifestyles. Accordingly, our goal is to shape the future of our business fields through digital transformation. Consequently, we regard digital transformation and our business strategy as part of a whole: Digital transformation is not a stand-alone project, it’s at the center of our business strategy.

This is the starting point of our digital transformation vision, which is: “shaping the future of our chosen business areas by embedding digital technologies and data in each process.” Two different approaches have guided us in determining our digital road maps. Firstly, our “from today to tomorrow” perspective; in other words, developing digital solutions to current problems. Secondly, applying the reverse perspective of “tomorrow to today”, which thinks about the future of our business sectors to adopt the right technology today. The questions and assessments that arose from this exercise resulted in four outcomes: customer focus, creating value from data, developing new business models, and changing culture.

A successful digital transformation provides not just one but many organizational gains. While contributing to sustainability by greatly reducing resource utilization, it also enables a task to be completed more quickly, saving cost, time and effort. I would like to explain this benefit through a tangible example. Traditionally, the acquisition of new B2B points and the determination of potential new sales are made via in-person visits. Now, however, we are crunching data to identify potential points for our bathroom business. Various parameters feed into our map reporting system, and the points are automatically marked in our site sales management system based on the algorithm's output. This determines which site visits are made. This project and the new points it recommended made a financial contribution to our business. When our business teams noticed this improvement, their appetite for digital transformation and creating value from data increased, so they’re working to get new projects off the ground.

Also, we shouldn’t forget the role of digital transformation in determining how societies share knowledge and experience. The dissemination of digital solutions has great benefits to offer in terms of democratizing data and, consequently, of reducing inequality.

Bearing in mind these many benefits, we’re working to strengthen our digital transformation efforts in different business lines. Our annual “Dijitaliz Meeting” is an opportunity to reward successful digital projects and encourage Group companies and brands to continue the path of digital transformation. We’re energized by the results of the impressive digital projects designed by our colleagues, and I’m confident we’ll see a steady increase in the number of these projects, which have such a great impact on our Group, our community and the environment. In this respect, I’m very proud to be the Digital Transformation Coordinator for this Group.

Dijital dönüşümü ve iş stratejimizi bir bütün olarak ele alıyoruz. Dijital dönüşüm bizim için bir proje değil, iş stratejimizin odak noktası.

“We regard digital transformation and our business strategy as part of a whole. Digital transformation is not a stand-alone project, it’s at the center of our business strategy.”

Esra Eczacıbaşı Coşkun

Sizler dijital dönüşümün iş yaşamınızda neleri değiştirmesini, nasıl katkılar sunmasını bekliyorsunuz?

Aslıhan Yemenici

Dijital dönüşüm ile sürdürülebilir büyümenin ilişkisi kaçınılmaz. Veriye bağlı karar verme, süreçlerin dijitalleşmesi, her alanda kaynak verimliliğini destekleyeceği için özellikle günümüz teknolojisinde bu dönüşüme ayak uyduramayan kuruluşların sürdürülebilir bir gelecekte yeri olmadığını düşünüyorum. Bu dönüşümün başlatılmasının Topluluğu gelecekte de rekabette öne çıkaracağı, Topluluğun verimli ve üretken kuruluşlar arasındaki güçlü konumunu koruyacağı ve sağlam temellere dayandırılmış bir dijital dönüşümün sürdürülebilir kalkınmaya da katkı sağlayacağı görüşündeyim.

Bertuğ Bingöl

Pandemiden önce de büyüyen ve giderek daha fazla talep edilen dijital dönüşüm anlayışı, bu dönemde zirve noktasına ulaştı. Dijital dönüşüm, katma değer yaratmak, üretkenliği ve refah seviyesini artırmak için güncel teknolojileri benimsemekle alakalı bir süreç. Pandemi ortamındaki global tehditlerden en çarpıcı olanı, taleplere zamanında yanıt verememek oldu. Bu noktada dijital dönüşümün örgütsel çevikliğe katkıda bulunacağına inanıyorum. Ayrıca, iş hayatını bir takım oyunu olarak düşünmek yanlış olmaz. Dijital dönüşümün örgütsel öğrenmeye sağlayacağı katkı ile takımlara, seviye atlayabilecekleri bir araç olarak hizmet edeceğini düşünüyorum. Bu katkıları sağlarken olabildiğince az fiziksel kaynak tükettirecek olması da en güzel yanı.

Ezgi Paket

Günümüzde özellikle pandeminin etkisi ile birlikte iş yapış biçimlerinin kısa zamanda önemli ölçüde değiştiğini ve bu dönüşümün her sektörde hızla devam edeceğini görüyoruz. Yaşanan dönüşümün hızı, iş hayatında veriden değer yaratarak daha esnek, dinamik ve kişiselleştirilmiş deneyimler sunmamızı gerektiriyor. Odağına veriyi alarak yapılan analitik çalışmaların önemi giderek artıyor. Doğan bu ihtiyaçlar doğrultusunda Eczacıbaşı Bilişim bünyesinde benim de içerisinde bulunduğum DnA Lab merkezi analitik ekibi kuruldu. Pazarlamadan üretime birçok farklı alanda fiyat optimizasyonu, talep ve bütçe tahmini, kestirimci bakım, ıskarta tahmini vb. iş problemleri ele alınarak süreç verimlilikleri artırılıyor. Gerçekleştirilen projelerden elde edilen deneyimlerin aynı sahada farklı hatlarla veya farklı kuruluşlarla da paylaşılarak yaygınlaştırılması mümkün. Bu sayede dijital dönüşüm kapsamında Topluluğa sağlanan faydanın günden güne artarak devam etmesini bekliyorum.

Bertuğ Bingöl

Her ne kadar farklı gibi görülse de günümüzde inovasyon, dijital dönüşüm, sürdürülebilirlik kavramları birbirleriyle çok yakın bir bağ içinde ilerliyor. İster iş süreçlerimizde ister topluma dokunduğumuz noktalarda yenilikçi bir çözüm ortaya koymak için tüm bu kavramların ortaklığına/bağına ihtiyaç duyuluyor. İnovatif bir ürün veya hizmet geliştirirken dijitalleşme ya da sürdürülebilirlik süreçlerini göz ardı etmemek oldukça önemli. Bu noktada, birbirini besleyen bu süreçleri bir bütün olarak sağlıklı bir şekilde yönetmek için nasıl bir yol izlenmeli sizce? Bu bütünsel yönetim yaklaşımı, iş süreçlerinde olduğu gibi dünyanın sorunlarına çözüm getirebilme çabalarına da nasıl yansıtılabilir?

Esra Eczacıbaşı Coşkun

İnovasyon, dijital dönüşüm ve sürdürülebilirlik süreçleri birbirine birçok açıdan bağlı ve bu bağlar güçlendikçe zincirleme bir biçimde daha verimli iş sonuçlarına ulaşıyoruz. Bu bakış açımızı kısaca ifade etmek gerekirse, inovasyon çalışmalarımızda sürdürülebilirliği odağımızda tuttuğumuzu söyleyebiliriz. Yenilikçi projelerimizde, inovasyon ve sürdürülebilirliği birlikte örüyoruz, dijitalleşme ise bu projelerimizin hayata geçmesini mümkün kılıyor.

Bu üç kavram arasındaki güçlü sinerjiyi açık biçimde fark edebileceğimiz bir örnek vermek istiyorum. Pandemi döneminde önemi iyice artan kamusal alanda hijyen konusu kapsamında Eczacıbaşı Yapı Gereçleri kamusal alan tuvaletlerinin hijyenini kendi sorumluluğunda görerek inovatif ürünler ve çözümler geliştirdi. Hijyen bariyerini korumaya yardımcı 20’den fazla temassız teknoloji üretmesinin yanı sıra Eczacıbaşı Tüketim Ürünleri ile birlikte ürün ve hizmetleri bir arada sunan yenilikçi bir iş modelini de hayata geçirdi. Bu iş modeli çerçevesinde, kamusal alan tuvaletlerinde uçtan uca temassız tuvalet deneyimini sağlayabilmek üzere banyo ürünleri ile birlikte tamamlayıcı ürünler ve hizmetleri içeren bir ekosistem oluşturulması hedeflendi ve ihtiyaç duyulan ürün, hizmet ve süreçlerin bir arada paketlendiği, uzun vadeli ödeme seçenekleri sunan “Platform olarak Tuvalet” (Toilet as a Platform - TaaP) modeli hizmete sunuldu.

Sonuçta topluma ve ekosisteme faydalı, sürdürülebilir, dijital çözümleri de içinde barındıran bir proje geliştirilmiş oldu. Bu konuda çok sayıda örnek verilebilir elbette ama esas olan, az önce de değindiğimiz bütünsel yaklaşımı tüm iş süreçlerine adapte edebilme yetkinliği ve Eczacıbaşı Topluluğu olarak bunu başarıyla benimseyip uygulayabildiğimizi düşünüyorum.

Sürdürülebilirlik hedeflerimize yönelik çalışmaları da bir yandan inovasyon süreçleri ve araçları ile destekliyoruz. Topluluk inovasyon stratejimiz çerçevesinde odaklandığımız ortak sinerji alanlarının başında, sürdürülebilirlik ve özellikle su tüketiminin, üretimde ve ürünlerde azaltılması ve su kaynaklarının etkin kullanımı geliyor. Kaynakların verimli ve tekrar kullanılabilirliğini, geleceğe etkisini yaptığımız tüm çalışmalarda gözetiyoruz.

Dünyanın karşı karşıya olduğu sıkıntılar için de aynı çözüm stratejileri rehber kabul edilebilir tabii. Eğer bir sorunun sona erdirilmesi konusundaki beklentiler karşılık bulamıyorsa, yeni çözüm yollarına başvurularak değişimin önü açılmıyorsa, olduğumuz yerden bir adım ileri gitmemiz mümkün olmaz. İşte bu noktada, sohbete başladığımızdan itibaren dile getirdiğimiz genç bakışın önemi bir kez daha orta çıkıyor. Kabul görmüş eski yöntemlerden sıyrılarak, sorgulayarak yeni bir kapı aralamamız gerekiyor.

İnovasyon, sürdürülebilirlik ve teknoloji gibi disiplinlerin aynı sorun karşısındaki birlikteliği, dünya çapındaki sıkıntılar için sürdürülen çözüm arayışında bir anahtar görevi üstlenecektir. Farklı coğrafyalardan toplumlar ve kültürler ortak akılla birlikte hareket ettiği takdirde, hayatın her alanında daha iyi sonuçların alınması yönündeki engeller daha kolay aşılacaktır. Burada önemli olan, aynı amaç için hareket etmenin ne derece büyük bir değişim yaratacağının farkında olmak. Bu değişim için, çözüm yolunda ihtiyaç duyulan disiplinler arası birlikteliğe, ortak akla ve birlikte aksiyon alabilme cesaretine ihtiyacımız var. Bu yaklaşımın, hem gezegenimizi hem de tüm toplumları daha refah yarınlara taşıyacağına inanıyorum.

Aslıhan Yemenici

Genç kuşaklardan dünyanın temel sorunlarıyla ilgili daha çok sorumluluk almaları bekleniyor. Ben bu sorumluluk yaklaşımının önce bireysel düzlemde ve iş yaşamında başladığını sonra dalga dalga toplumlara, dünyaya yayıldığını düşünüyorum. Bu konuda öncü gençlerden birisiniz, sizce gençler ve genç liderler dünya sorunlarına nasıl yaklaşmalı? Elini taşın altına koymak için neler yapmalı? Topluluğumuzun genç liderlerine bu konuda neler söylemek istersiniz?

Esra Eczacıbaşı Coşkun

Bugün dünya belki de her zaman olduğundan daha hızlı bir gelişim içinde. Buna önemli ölçüde gençler öncülük ediyor. Genç kuşaklara da önceki nesillerin sahip olduğu deneyimler yol gösteriyor. Bunu aslında Eczacıbaşı Topluluğu’nun kültürüyle örtüştürüyorum. Bizler Topluluğumuzun kuruluşundan itibaren koruduğu, onu bugünlere taşıyan değerlere sahip çıkarak yeni çağın koşullarına en güçlü şekilde uyum sağlıyoruz. Bu denge ve uyumun gücüne inanıyorum.

Gençler, dinamizm ve enerjileri ile yaşadıkları toplumda pozitif değişimi sağlama gücüne sahip. Bu gücü dünyanın sorunlarını çözmek için daha etkili bir biçimde kullanmalıyız. İçinde bulunduğumuz ekosistem içerisinde bu olumlu etkiyi nasıl artırabileceğimize odaklanarak başlayabiliriz. Hem yaptığımız işte hem de kişisel hayatlarımızda kaynak kullanımında verimlilik, daha az tüketim ve geri dönüşüme katkı anlamlı bir yaklaşım olabilir. Bireysel olarak sürdürülebilirliğe katkıda bulunan markaları tercih etmek de bir başka önemli yaklaşım olacaktır.

Çevresel ve toplumsal krizlere yenilikçi çözümler bulmada farklı bakışlara ve yeni nesil bir liderliğe duyulan ihtiyaç her geçen gün daha fazla biçimde kendini gösteriyor. Bu koşullar altında gençler çok daha fazla sorumluluk almalı diye düşünüyorum. Karmaşık problemlerin çözümünde farklı disiplin ve yetkinliklere sahip bireylerin bir araya gelerek ortak amaç için çalışması, daha büyük etkilerin yaratılması için önemli ve teknoloji çağında dünya üzerindeki gençler her zaman olduğundan çok daha fazla etkileşim içinde. Örneğin, dünyanın bir ucunda gerçekleşen çevresel bir felakete öteki ucundan gençler sahip çıkarak birlikte hareket ediyor ve çözümü birlikte kurguluyorlar.

Esra Eczacıbaşı Coşkun

How do you expect digital transformation to change your business life, and what kind of contribution do you think it will make?

Aslıhan Yemenici

The relationship between digital transformation and sustainable growth is inescapably clear. Organizations that can’t keep up with this transformation, especially in today's hi-tech world, won’t have a place in a sustainable future, because data-based decision making, and the digitalization of processes are essential for achieving resource efficiency in all areas. The decision of the Group to begin this transformation will allow us to differentiate ourselves from the competition and defend the Group’s position among other highly efficient and productive competitors. Digital transformation that is founded on a strong and solid base will also contribute to sustainable development.

Bertuğ Bingöl

Digital transformation was growing in importance even before the pandemic and reached its peak during this period. Digital transformation is the process by which we adopt current technologies to create added value, increase productivity, and improve well-being. One of the most striking challenges for businesses everywhere during the pandemic was responding to customer requests in a timely manner. Digital transformation contributes to organizational agility. Also, business life can be thought of as a team game. Digital transformation helps teams’ level up through its contribution to organizational learning. The best part is that it consumes little to no physical resources in making this contribution.

Ezgi Paket

In recent years, and especially during the pandemic, the way we do business changed significantly, and it seems that this transformation will continue to accelerate in every sector. The speed of the transformation requires us to create value from business data by generating more flexible, dynamic, and personalized experiences. The importance of focusing on analytical knowledge extracted from big data appears to be increasing daily. In line with these needs, an analytical team was established at Eczacıbaşı Information and Communication Technologies’ DnA Lab center, and I am part of this team. We analyze price optimization, demand and budget forecasting, predictive maintenance, waste forecasting, and more in every business process from marketing to production; by addressing business problems, we increase process efficiencies. We are sharing the experiences we’ve gained with other departments and companies, this way contributing to digital transformation throughout the Group and increasingly greater benefits from this process.

Bertuğ Bingöl

Though they can seem to be different concepts, innovation, digital transformation and sustainability actually move hand in hand. Whether it concerns our business processes or the points of connection with our communities, the relationship we establish between these concepts is the key to unlocking innovative solutions. When developing an innovative product or service, it’s crucial for us to take digitalization and sustainability into consideration. What do you think is the best way to manage these interlocking concepts to achieve robust outcomes? Can we use this holistic management approach to solve global issues in the same way that we use them to manage business processes?

Esra Eczacıbaşı Coşkun

Innovation, digital transformation and sustainability are interconnected in several ways, and as these bonds grow stronger, we achieve more efficient business results. I can summarize our approach by noting that sustainability is always central to our innovation efforts. In our innovative projects, we weave innovation and sustainability together, and digitalization is how these projects to come to life.

I would like to provide an example of how we can discern the strong synergy between these three concepts. During the pandemic, when hygiene in public spaces gained priority, Eczacıbaşı Building Products took ownership of the issue and developed innovative products and solutions. In addition to producing more than 20 contactless technologies that help maintain the hygiene barrier, Eczacıbaşı Building Products collaborated with Eczacıbaşı Consumer Products to implement an innovative business model that created an ecosystem of products and services needed for a no-touch, hygienic public bathroom experience. The products and services were then packaged together with long-term payment options with the name “Toilet as a Platform” (TaaP).

The result was a project that includes sustainable and digital solutions that are beneficial to society and the ecosystem. In fact, there are many other similar examples I could give you, but the main thing is that the holistic approach I just described can be adapted to all business processes, and I think that the Eczacıbaşı Group has been particularly successful at adopting and implementing this approach.

We continue to support the achievement of our sustainability targets with our innovation processes and tools. Our Group-wide innovation strategy prioritizes areas of potential synergy, this primarily means efficient water consumption both during the manufacture and consumption of our products. In every business process, we consider the potential for greater resource efficiency and recycling as well as the future impact of our activities.

Of course, the same type of solution-oriented strategies can guide us when confronted with world problems. We need fresh solutions, or we won’t be able to move forward. So, this is where a young person's perspective becomes very important, as we said at the outset of this discussion. We need to get fresh perspectives by questioning and moving away from accepted older methods.

By combining different disciplines with innovation, sustainability and technology we can create solutions to global problems. If societies and cultures from different geographies act together with a common mind, obstacles to achieving better results in all areas of life will be overcome more easily. The important thing is to be aware of the great change that can be achieved when we act towards the same goal. To effect this change, we need interdisciplinary unity, a common will, and the courage to act collaboratively. I believe that this approach will lead to a more prosperous tomorrow not only for society but also for the planet.

Aslıhan Yemenici

Younger generations are expected to take more responsibility for tackling the global challenges we face today. The tendency to assume responsibility first began on an individual basis, then in business, and now it’s gaining ground in societies around the world. As one of the leading young people in this area, how do you think young people and young leaders should approach the world's problems? How should one make a firm commitment to be a change-maker? What would you like to convey to the young leaders of our Group on this subject?

Esra Eczacıbaşı Coşkun

Today, the world is developing more rapidly than perhaps ever before. This progress is being spearheaded by younger generations. Younger generations are also guided by the experiences of previous generations. For me, this development is aligned with the culture of the Eczacıbaşı Group. Our Group is adapting to the conditions of the new era very powerfully by holding fast to its founding values, which have carried it with success to the present day. I believe in the power of this balance and harmony.

Young people have the dynamism and energy to achieve positive change in their societies. We need to channel this power more effectively into solving the world's problems. We can begin by focusing on how we can create more positive change within our own ecosystem. Greater efficiency of resource use, less consumption and recycling can be meaningful both at work and in our personal lives. Choosing sustainable brands can also be another important approach.

The need for different perspectives and a new generation of leadership in finding innovative solutions to environmental and social crises is manifesting itself more strongly each day. Young people should take on a lot more responsibility under these circumstances. It’s important for individuals from different disciplines and competencies to come together and work towards the common purpose of solving complex problems and creating greater impact; moreover, in this technology age, young people around the world are much more networked than before. For example, by acting together and creating solutions together, young people from one side of the world can take ownership of an environmental disaster taking place on the other side.

“Gençler, dinamizm ve enerjileri ile yaşadıkları toplumda pozitif değişimi sağlama gücüne sahip. Bu gücü dünyanın sorunlarını çözmek için daha etkili bir biçimde kullanmalıyız.”

“Young people have the dynamism and energy to achieve positive change in their societies. We need to channel this power more effectively into solving the world’s problems.”

Esra Eczacıbaşı Coşkun

İletişim ve sesini duyurabilme olanaklarının artması, artık her bireye yakın çevresi ve takipçilerine belirli konularda liderlik etme fırsatı sağlıyor. Belki de liderlik tanımını hep birlikte yeniden düşünmek ve liderliği belli ölçülere, kriterlere bağlamadan yeniden tanımlamak zorundayız. Sizler bu konuda neler düşünüyorsunuz? Yeni nesil liderlik nasıl olmalı?

Aslıhan Yemenici

Yeni nesil liderliğin temelinde şeffaflık ilkesinin olmazsa olmaz olduğunu düşünüyorum. Bilime dayalı hedefler koyan, kısa, orta ve uzun vadeli hedefleri belirlerken tüm ilgili taraflarla iletişimde olan, değişimi öngören, inovatif düşünceleri destekleyen, dünyaya pozitif katkısını önceliklendiren, hedeflerine erişim sürecinde ne şekilde planlamalar yaptığını aktaran, başarıda da başarısızlıkta da şeffaf olan, farklı ses ve fikirlere açık liderlerin, kitleleri ya da başında bulunduğu toplulukları ileri taşıyacağına inanıyorum. Bununla birlikte, beklediğimiz yeni nesil lider özelliklerini kendi hayatımıza indirgediğimizde etki alanımızı göz önünde bulundurursak, halkanın bir parçası olarak hepimizin değişim elçileri olabileceği kanaatindeyim.

Bertuğ Bingöl

Yeni nesil liderliği geleneksel liderlikten ayıran en temel özelliği, son karar merciinin kişiye değil takıma bağlı olması. Girişimin her safhasında bu uygulamayı ilke haline getirmiş ekiple birlikte çalışmak, yeni nesil liderliğin en önemli gereksinimleri olan sorumluluk bilincini, şeffaflığı ve konfor alanından çıkmaya olan cesareti teşvik ediyor. Yeni çağın liderleri, bir işin tüm süreçlerindeki sorumluluğu ve riski takımı ile birlikte üstlenmeli. Bu sayede hem takım arkadaşlarının yetkinliklerini daha iyi analiz edebilir hem de kendi tecrübelerini onlara aktararak örgütsel öğrenmeyi destekleyici bir eylemde bulunabilir. Bunun aynı zamanda, bir lidere, takım arkadaşlarına inisiyatif alma imkânı sunabilmesi açısından da yardımcı olacağını düşünüyorum. Bu özelliği taşıyan ve ayrıca takımın çıkardığı işten keyif alan, mütevazılığını koruyabilen bir lider, kendisi gibi bir lider yetişmesine önayak olacaktır.

Ezgi Paket

Teknoloji sayesinde dünyanın birçok noktasından insanla bilgi paylaşımında bulunabilme ve ortak sorunların üzerinde birlikte düşünebilme fırsatımız doğdu. Biz yeni nesil liderler olarak teknolojinin sağladığı bu iletişim fırsatını mutlaka değerlendirmeli ve sürekli öğrenme prensibi ile hareket etmeliyiz. Bilgiye erişimin bu kadar kolay olması, yaptığımız paylaşımların etki alanını genişleterek, bizlere yeni yetkinlikler kazanma sorumluluğu da yüklüyor. Farklı kaynaklardan topladığımız bilgileri paylaşmadan önce mutlaka veriye dayalı kararlar verebilmeli ve bu veriyi çevremizdekilerin ilgisini çekebilecek, onları harekete geçirebilecek yaratıcı formata dönüştürmeliyiz. Aksi halde artan iletişim olanaklarını verimli şekilde kullanmamızın mümkün olmayacağını düşünüyorum. Ayrıca tüm bu etkileşim süreçlerinde değişimi daha iyi yönetebilmek için odağımızın insan olduğunu unutmayıp, sosyal sorumluluk bilincine sahip yeni nesil liderler olmamız gerektiğine inanıyorum.

Esra Eczacıbaşı Coşkun

Increased opportunities for communication and making one's voice heard now give everyone the opportunity to influence their own network and followers on certain issues. Perhaps we will have to rethink the definition of leadership all together and redefine leadership without tying it to certain measurements and criteria. What are your thoughts on this? What should the next generation of leadership look like?

Aslıhan Yemenici

Transparency is at the heart of the new generation of leadership. In my view, the only leaders who can carry their communities and followers to a better future are those who espouse science-based targets; communicate with all stakeholders when determining short, medium and long-term goals; anticipate change; support innovative ideas; prioritize a positive contribution to the world; provide access to the thinking behind the planning process; who are transparent about failures as well as achievements; and who are open to different voices and ideas. And if we were to adopt these core attributes and act accordingly in our own spheres of influence, we could all be ambassadors for the change we seek.

Bertuğ Bingöl

The most basic feature that distinguishes next generation leadership from traditional leadership is that the final decision depends on a team, not one person. Working with a team that practices this principle at every stage of a project encourages awareness of responsibility, transparency, and the courage to move out of the comfort zone, which are the most important requirements of the next generation of leadership. Next generation leaders should share the responsibility and risk of every business process with their team. This will enable the leader to analyze the competencies of teammates with greater proficiency and to support organizational learning by transferring his or her own skill set to them. It will also help the leader create opportunities for teammates to take the initiative. A leader who has these skills, appreciates the work done by their team, and can maintain humility will contribute to the development of future leaders like themselves.

Ezgi Paket

Thanks to technology, we can share information with people from many parts of the world and consider common problems collaboratively. As next generation leaders, we should take advantage of the networking opportunity provided by technology and act according to the principle of continuous learning. The fact that access to information is so easy also imposes a responsibility on us to gain new competencies and expand our domain of influence. But before sharing information from different sources, we must be able to make data-based decisions and turn this data into a creative format that can attract the attention of those around us and mobilize them. Otherwise, I don't think we’ll be able to make efficient use of the increased communication opportunities. To best manage change in all these interactions, we mustn’t forget that our focus is people, so, above all, we need to be a generation of leaders who are socially responsible.

Ezgi Paket

Eczacıbaşı Bilişim Veri Bilimci

Eczacıbaşı Information and Communication Technologies, Data Scientist

Ezgi Paket, İstanbul Teknik Üniversitesi’nde çift anadal yaparak Endüstri Mühendisliği ve Bilgisayar Mühendisliği bölümlerinden mezun oldu. Şu an Boğaziçi Üniversitesi Bilgisayar Mühendisliği bölümünde yüksek lisansına devam eden Paket, 2018 ve 2019 yıllarında Eczacıbaşı Bilişim bünyesinde İş Analitikleri ekibinde staj yaptı. 2020 yılında mezun olduktan sonra DnA Lab ekibinde Veri Bilimci olarak göreve başladı.

Ezgi Paket graduated from Istanbul Technical University with a double major in Industrial and Computer Engineering. Ezgi is currently pursuing her master's degree in Computer Engineering at Boğaziçi University. She completed an internship with the Business Analytics team at Eczacıbaşı Information and Communication Technologies in 2018 and 2019. After graduating in 2020, she began her career as a Data Scientist at DnA Lab.

Aslıhan Yemenici

VitrA Karo Çevre Sorumlu Uzmanı

VitrA Tiles Senior Environmental Specialist

Anadolu Üniversitesi Çevre Mühendisliği bölümünden mezun olan Aslıhan Yemenici, maden, çimento, doğal gaz ve atık yakma santrali alanlarındaki yaklaşık beş yıllık deneyiminin ardından 2016 yılında VitrA Karo’da Çevre Uzmanı olarak göreve başladı. VitrA Karo’da başarıyla yürüttüğü çevre süreçleri sorumluluğunun yanı sıra 2021 yılından beri VitrA Karo’nun (Türkiye, Rusya, Almanya) sürdürülebilirlik komite sözcülüğü görevini yürütüyor. Yemenici, karbonsuzlaşma yolculuğunda iş süreçlerine ve yetkinliğine katkı sağlayacak Cambridge Institute for Sustainability Leadership (CISL) Business and Climate Change: Towards Net Zero Emissions konulu sekiz haftalık sertifika programını yakın tarihte başarıyla tamamladı.

Aslıhan Yemenici graduated from Anadolu University's Faculty of Environmental Engineering. After about five years’ experience in mining, cement, natural gas, and waste incineration, she began working as an Environmental Specialist at VitrA Tiles in 2016. In addition to her responsibility for overseeing environmental processes at VitrA Tiles, she became the spokesperson of VitrA Tiles’ sustainability committee (for Turkey, Russia, and Germany) in 2021. Aslıhan recently successfully completed an eight-week certification program at the Cambridge Institute for Sustainability Leadership (CISL) on Business and Climate Change: Towards Net Zero Emissions, which will contribute to her competency in managing business processes on the journey to decarbonize.

Bertuğ Bingöl

Eczacıbaşı Yapı Gereçleri Ar-Ge Mühendisi

Eczacıbaşı Building Products, R&D Engineer

Dumlupınar Üniversitesi Elektrik-Elektronik Mühendisliği mezunu olan Bertuğ Bingöl, İstanbul Teknik Üniversitesi Elektronik ve Haberleşme Mühendisliği bölümünde yüksek lisans eğitimine devam ediyor. Aralık 2020’de İnovasyon Merkezi, İstanbul Teknopark’ta yer alan SCT (Smart Connected Technologies) laboratuvarında çalışmaya başlayan Bingöl, projelerin elektronik tasarım, sertifikasyon ve çıktılarının üretilebilirliğe katkısı üzerine çalışmalar yapıyor.

Bertuğ graduated from Dumlupınar University's Faculty of Electrical and Electronic Engineering and is currently studying his master's degree in Electronics and Communication Engineering at Istanbul Technical University. Bertuğ began working at the Smart Connected Technologies laboratory at the Innovation Center, Istanbul Technopark in December 2020 and is engaged in the design, certification, and manufacturing scalability of electronics projects.