80. YIL / 80TH YEAR

“80 yıldan aldığımız ilhamla, sağlıklı bir gelecek için özen ve güvenle çalışmaya devam ediyoruz.”

“Inspired by 80 years, we continue to strive for a healthy future with care and trust.”

ATALAY GÜMRAH

Eczacıbaşı Topluluğu CEO’su

Eczacıbaşı Group CEO

Çağdaş, kaliteli ve sağlıklı yaşamın öncüsü Eczacıbaşı Topluluğu, 80. yaşına daha güçlü, sürdürülebilir ve eşit bir gelecek için stratejik adımlar atarak giriyor.

As a pioneer of modern, high quality and healthy living, the Eczacıbaşı Group honors the 80th anniversary of its foundation by taking strategic steps towards an even stronger, more sustainable future with equal opportunities.

Eczacıbaşı Topluluğu, bu yıl 80. yılını yaşamanın gururu içinde. Üç kıtada üretim ve 120 ülkeye ihracat yapan Eczacıbaşı Topluluğu’nun CEO’su Atalay Gümrah, geçmişte olduğu gibi bugün de yeni yatırımlarla büyümeye devam edileceği mesajını veriyor. Kurulduğu zamandan başlayarak ekonomik ve toplumsal yatırımları bir bütün olarak ele alan Topluluk, pandemi koşullarının zorladığı global ekonomideki dalgalanmalara rağmen 80. yılında 250 milyon avronun üzerinde yatırım yapacak.

Atalay Gümrah, Topluluğun 80. yılında da temel iş alanlarında ve yurt dışındaki stratejik pazarlarında liderliğe oynamayı ve bu pazarlarda adımlarını güçlendirmeyi sürdüreceğini belirtiyor. Eczacıbaşı Topluluğu; inovasyon, dijital dönüşüm, sürdürülebilirlik, sosyal ve toplumsal destek alanlarındaki öncü atılımlarına hız vermeyi hedefliyor.

Gümrah, 80. yıl hedeflerinden gelecek stratejilerine, Eczacıbaşı Topluluğu’nun yarınını anlattı.

The Eczacıbaşı Group is proud to be celebrating its 80th anniversary this year. Group CEO Atalay Gümrah makes it clear that the Group, already manufacturing on three continents and exporting to 120 countries, will keep growing with new investments just as it has always done in the past. Since its foundation, the Group has embraced a holistic approach to economic and social investments. And despite recent fluctuations in the global economy challenged by the pandemic, the Group will be investing over 250 million Euros in its 80th year.

Atalay Gümrah states that the Group will continue to take the lead and ramp up its efforts in its core businesses and strategic markets worldwide. The Group also aims to expedite its spearheading initiatives in innovation, digital transformation, sustainability and social contribution.

Gümrah shared with us the Eczacıbaşı Group’s vision for the future, including its goals for the 80th anniversary and other forthcoming strategies.

2022, Eczacıbaşı Topluluğu için çok özel bir yıl. Topluluk, 80. yıldönümünü kutlarken birinci asrına doğru güçlenerek ilerliyor. Topluluğu, 80. yaşında hangi yenilikler, gelişmeler ve yatırımlar bekliyor?

Eczacıbaşı Topluluğu’nun hikâyesi, kurucumuz Dr. Nejat F. Eczacıbaşı’nın toplumun ihtiyaçlarına eczacılık alanında çözüm bulmak için çıktığı yolda hayalleri ve çabasıyla bundan 80 yıl önce başladı. Bugün geldiğimiz noktada Topluluğumuz, üç kıtada üretim ve 120’yi aşkın uluslararası pazarda varlık gösteren, 12 binden fazla çalışma arkadaşımızın hayat verdiği global bir organizasyona dönüştü. Topluluğumuz, 80. yılında da sağlıklı bir gelecek için temel iş alanlarında ve yurt dışındaki stratejik pazarlarında da liderliğe oynayan bir oyuncu olarak adımlarını güçlendirmeyi sürdürecek.

Eczacıbaşı Topluluğu olarak 2022 yılında farklı iş kollarımızda toplam 250 milyon avronun üzerinde yatırımı hayata geçireceğiz. Bu yatırımlarımız arasında VitrA Karo’da yeni işletmemizin devreye alınması, Seramik Sağlık Gereçleri üretimi için Bozüyük’te 5. işletmemizin yatırımına başlanması yer alıyor. Temizlik kâğıtları tarafında 5. kâğıt makinesini Manisa’ya kuruyoruz. Yine temizlik kâğıtlarında Afrika pazarına girmek için Fas yatırımını devreye alıyoruz. Yurt dışında bir diğer yatırımımız da Rusya’da olacak. Doğal kaynaklar alanında rezerv ve kapasite artışı getirecek yatırımlara devam ediyoruz. Yeni yatırımlarımızla birlikte bu yıl bin 500 kişiyi aşan yeni istihdam sağlayacağız ve böylece toplam çalışan sayımız 13 bin 500’ün üzerine çıkacak.

Son iki yıldır yaşadığımız dönüşüm, bize dijitalleşmenin ne denli önemli olduğunu da gösterdi. Yeni teknolojiye hızla uyum sağlayanlar, bu süreci en hızlı şekilde özümsedi ve çalışmalarını bu yönde geliştirdi. Biz de yeni teknoloji yatırımlarımıza aralıksız devam ederken veriye dayalı karar almayı odağına alan dijital dönüşüm yaklaşımımız ve yapay zekâ destekli uygulamalarımızla şimdiden ölçülebilir iş sonuçları elde etmeye başladık. Teknoloji ve dijitalleşme, tüketicilerin tercih ve taleplerini daha iyi anlamamızı sağlıyor, bu da değer ve sonuç odaklı inovasyon ile mümkün oluyor.

Ayrıca sürdürülebilirlik konusunda iki alanı radarımızda tutacağız. Bunlardan bir tanesi mevcut kuruluşlarımızın sıfır karbon yolculuğunda ihtiyaç duyacağı teknolojiler, diğeri ise sürdürülebilir yaşam ihtiyacı ve arzusu ile gelişecek ürünler, hizmetler ve iş alanları. Bunların en güzel örneği ise önümüzdeki üç yılda yapacağımız yeni yatırımlar başta olmak üzere, toplam 44 Mwh’lik öz kullanım için yapacağımız yenilenebilir enerji yatırımımız olacak. Yeni yatırımlarımızın tamamını en başından öz kullanım için yenilenebilir enerji kapasitesi yaratacak şekilde planlıyoruz.

2022 is a very special year for the Eczacıbaşı Group. The Group is celebrating its 80th year as it firmly advances on the path towards its centennial. What prospective innovations, developments and investments are in store for the Group in its 80th year?

The story of the Eczacıbaşı Group began 80 years ago with our founder Dr. Nejat F. Eczacıbaşı’s dreams and efforts on his quest for pharmaceutical solutions to meet his society’s needs. Today our Group is a global organization with production operations on three continents and active engagement in 120 international markets with over 12 thousand employees. In its 80th year, our Group will continue to ramp up its efforts for a healthy future as a global leader in its core businesses and strategic markets worldwide.

As the Eczacıbaşı Group, we will be realizing an investment of over 250 million Euros in our various business lines in 2022. These investments include VitrA Tiles' new plant, which will come on stream this year, and the start of our investment in a 5th ceramic sanitaryware plant in Bozüyük. As for our tissue paper business, we are installing our 5th paper machine in Manisa. Again in tissue paper, we are launching the Moroccan investment to serve African markets. Another investment will take place in Russia. We will continue making investments to increase the reserve and capacity of natural resources. With these new investments, we will create new employment opportunities for over 1500 people, bringing the total number of our employees to 13,500.

The transformation we have undergone as a society over the last two years has highlighted the importance of digitalization. Those who were quicker to adapt to new technologies were also quick to internalize this process and grow in that direction. At Eczacıbaşı, we also continued to invest in new technologies. Consequently, relying on the strength of our digital transformation approach, which is centered on data-based decision-making and AI-assisted applications, we have already begun to achieve measurable business outcomes. Technology and digitalization allow us to better understand customer preferences and demands, which is made possible through value and result-oriented innovation.

We will also be keeping two sustainability-related issues on our radar. One of these is the technologies required by our companies for their zero-carbon journeys, and the other can be summed up as the products, services and businesses that will develop as a result of the need and desire for sustainable living. In that respect, we are investing in 44MWh of renewable energy capacity for self-consumption over the next three years. Additionally, we are adding renewable energy capacity as a component of all new investments from the very start.

“Bütünsel baktığımızda, Topluluk olarak 2021 yılında ciro ve kârlılık hedeflerimize ulaşarak sürdürülebilir başarı grafiğimizi devam ettirdik.”

“On the whole, the Eczacıbaşı Group has achieved its revenue and profitability targets for 2021 and continued its sustainable success trend.”

2021, ekonominin dinamiklerinin yeni normale uyum ve devam eden salgın koşullarında denge sağlama çabalarının yoğunlaştığı bir yıl oldu. Eczacıbaşı Holding açısından 2021 nasıl geçti? Yılın başında belirlediğiniz hedeflere ulaştınız mı?

2020 yılı büyük oranda COVID-19 salgınının yarattığı şokun anlaşılması ve salgınla yaşamayı öğrenmekle geçti. 2020 sonundan itibaren aşı çalışmalarının başarıya ulaşması ve aşı uygulamalarının yaygınlaşmasıyla birlikte 2021 yılına daha hazırlıklı bir şekilde giriş yaptık. 2021’de hızlı bir dengelenme yaşadık ve faaliyetlerimizi yeni normalde daha stabil bir zeminde yeni yetkinlikler kazanarak sürdürdük.

Eczacıbaşı Topluluğu olarak çeşitlendirilmiş bir portföy yapısına sahibiz. İhracatımız ve yurt dışı gelirlerimiz, toplam ciromuzun yüzde 60’ından fazlasını oluşturuyor. Türkiye’nin cari açığının düşürülmesine katkı sağlayan bu denge, ekonomik dalgalanmalara karşı dayanıklılığımızı da artırıyor.

Salgının talebi artırdığı konut yenileme sektörüne hizmet veren yapı ürünleri ve endüstriyel mineraller iş kollarımızda, stratejik pazarlarımızdan olan Avrupa’da yüksek talebin de etkisiyle olumlu bir yıl geçirdik. Yurt içinde artan konut ve yenileme talebi de bu iş kollarımızı olumlu etkiledi. Buna karşılık ağırlıklı yurt içi pazara hizmet veren tüketim ve sağlık iş kollarımızda artan döviz kurları ile yükselen maliyetler, temizlik ve hijyen talebinin koronavirüs öncesi normal seviyelere dönmesi, koronavirüsün devam eden etkileri nedeniyle turizm ve ev dışı tüketimde talebin düşük kalması, bu iş kollarımızda hedeflenen düzeye ulaşmamızı engelledi.

Bu dinamiklere ek olarak tüm dünyada ve ülkemizde 2021 yılında artan lojistik, enerji ve hammadde maliyetleri ve bunların sonucu olarak yüksek enflasyon önümüzdeki dönem için özellikle maliyetlerin ve fiyatlamanın doğru yönetimi açısından dikkat etmemiz gereken unsurlar olarak öne çıkıyor. Bütünsel baktığımızda, Topluluk olarak 2021 yılında ciro ve kârlılık hedeflerimize ulaşarak sürdürülebilir başarı grafiğimizi devam ettirdik. Avro bazında satışlarımızda yüzde 10 büyüme yakaladık.

2021 was a year of rebalancing as the economy adjusted to the new normal and ongoing pandemic conditions. In retrospect, how was it for the Eczacıbaşı Holding through 2021? Were you able to achieve the goals you set at the beginning of the year?

Most of 2021 was spent trying to understand the shock caused by the COVID-19 pandemic and learning to live with this new reality. The successful outcome of vaccine research and launch of the worldwide vaccination campaign at the end of 2020 better equipped us to deal with the challenges of the pandemic. We quickly achieved stability in 2021 and continued our activities while developing new competencies compatible with the new normal.

The Eczacıbaşı Group has a highly diversified portfolio. Our exports and international income make up more than 60 percent of our revenue. This ratio provides us with enhanced resilience against economic fluctuations and contributes towards the reduction of Turkey's current account deficit.

Thanks to rising demand for home renovation both in Turkey and Europe, one of our strategic markets, our building products and industrial minerals businesses had a good year. Our consumer products and healthcare businesses, on the other hand, which mainly serve the domestic market, were unable to achieve their targets due to price increases caused by the sharp devaluation of the Turkish lira, the return to pre-pandemic levels of demand for cleaning and hygiene products, and continuing low activity in the away-from-home sector and tourism in particular.

Additional issues requiring our attention in 2021, especially in regard to the accurate management of costs and pricing, were the rising costs of logistics, energy and raw materials both in our country and the world and the consequent increase in inflation. On the whole, the Eczacıbaşı Group achieved its revenue and profitability targets for 2021 and continued its sustainable success trend.

“80 yılın birikiminden aldığımız güç ve heyecan ile, Topluluğumuzu özen ve güvenle daha nice 80 yıllara taşıyacak adımları hep birlikte atacağız.”

“With the strength and excitement we draw from our legacy of 80 years, we will together carry our Group forward with care and trust into the next century.”

Dijital teknoloji ve yapay zekâ çalışmalarındaki ilerlemeler, sağlık alanındaki ürünleri de önemli ölçüde domine ediyor. Topluluk olarak dijital teknolojiler ile yenilikçi ürün geliştirmek açısından ne gibi adımlar atmayı planlıyorsunuz?

Sağlık alanında mevcut işlerimizi büyütme konusunda önceliğimiz, nükleer tıp alanında Ar-Ge faaliyetlerimizi geliştirerek yurt dışında büyümeye yatırım yapmak. Nükleer tıp alanında hizmet veren öncü kuruluşumuz Eczacıbaşı Monrol’ün gelirlerinin büyük bölümü yurt dışından gelmeye başladı. Hedefe yönelik tedavi ürünlerimiz ile birlikte nükleer tıp alanındaki uzmanlığımızı onkolojide tedavi alanına taşıma hedefindeyiz. Ürünlerimizin dünyanın saygın kanser merkezlerinde yenilikçi tedavi yöntemleri için klinik çalışmalarda da kullanıldığını görüyoruz. Teknoloji ve üründe, inovasyon ve tedavi alanında gelişen Eczacıbaşı Monrol’ün radarında, yine bu alanda deneyimi olan uluslararası kuruluşlar ile iş birliği yapmak var. Bu iş birliklerimizden doğan ihtiyacı karşılamak için yüksek teknoloji üretim ve Ar-Ge inovasyon merkezimizin açılış hazırlıklarını yapıyoruz.

Eczacıbaşı İlaç Pazarlama kuruluşumuzda ise hedefimiz, uluslararası iş ortaklarımız ile başarılı bir şekilde yürüyen operasyonlarımıza devam ederken, portföyümüzde kendi geliştirdiğimiz ürünlerimizin payını artırmak. Bu yönde ilerlememizi hızlandıracak girişimler ile iş birliğimizi her geçen gün artırıyoruz.

Sağlıkta dijital dönüşüm de yine radarımızda olan bir alan. Önümüzdeki dönem için dijital sağlığa dair hizmet alanı alternatiflerimizi ve olası partnerlerimizi değerlendiriyoruz.

Advances in digital technology and artificial intelligence are coming to dominate healthcare products. Could you tell us about the steps the Eczacıbaşı Group will be taking towards the development of innovative products using digital technologies?

In healthcare, our priority in terms of growing our existing businesses is to develop our R&D activities in nuclear medicine and invest in growth abroad. Eczacıbaşı Monrol is our leading organization in nuclear medicine and a large portion of its income is now generated internationally. Our aim is to transfer our targeted treatment products and expertise in nuclear medicine to oncological therapies. Our products are currently being used in clinical studies for innovative treatment methods in respectable oncology centers across the world. To support its rapid progress with respect to the development of technologies, products, innovation and therapies, Eczacıbaşı Monrol plans to collaborate with international operations that are experienced in the field. To meet the needs of these collaborations, we are preparing to open a new innovation center specializing in high-tech production and R&D.

Our goal for Eczacıbaşı Pharmaceutical Marketing is to increase the share of our own products in our portfolio while continuing our successful collaboration with international business partners. We are continually enhancing our collaboration through various initiatives.

Digital transformation in health is another area on our radar. Going forward, we are in the process of evaluating our alternatives and possible partners for service areas in digital health.

“Sadece kendi değer zincirlerimiz için değil, aynı zamanda yerkürenin sürdürülebilir geleceği için yenilenmemiz, bir önceki yıldan daha büyük çaba göstermemiz gerektiğini her geçen gün daha çok hissediyoruz.”

“Ever more each day, we feel the need to reeducate ourselves and make greater efforts not only in regard to our own value chains but also the sustainable future of the globe.”

Sürdürülebilirlik, Eczacıbaşı Topluluğu’nun ana odak alanları arasında yer alıyor. Bu çerçevede yürütülen çalışmalar da gün geçtikçe kapsamını genişletiyor. Topluluğun sürdürülebilirlik stratejilerini hangi eksenler etrafında tasarlıyorsunuz?

Sürdürülebilirlik, değer yaratma süreçlerimizin ana unsurlarından biri. Sadece kendi değer zincirlerimiz için değil, aynı zamanda yerkürenin sürdürülebilir geleceği için yenilenmemiz, bir önceki yıldan daha büyük çaba göstermemiz gerektiğini her geçen gün daha çok hissediyoruz.

Kurumların başarısının sadece yarattıkları ekonomik değer ile ölçülmediği bir dönemde yaşıyoruz. Paydaşlarımız, yarattığımız ekonomik değeri nasıl yarattığımızı da bilmek istiyor. Kaynakları verimli kullanıyor muyuz, sebep olduğumuz dışsallıkları azaltmak ve yok etmek için neler yapıyoruz, çalışanlarımız, iş ortaklarımız, müşterilerimiz ve yerküreyi paylaştığımız tüm canlılar için ne tür kaygılara ortak oluyoruz? Bu soruların hem kurumlarımızın hem de bizlerin varlık nedeni olduğunu düşünüyorum.

2006’da UN Global Compact’i imzalayıp sürdürülebilirlik çalışmalarımıza hız kazandırdığımız dönemde, önceliğimiz çalışanlarımız ve üretim tesislerimizdi. Ancak bugün ulaştığımız noktada, iş ortaklarımızı da sürece daha fazla dahil ettiğimiz daha kapsayıcı bir takip ve hedefleme sistemine geçiyoruz.

Topluluğumuzda sürdürülebilirlik anlayışımız oldukça yalın. Bu alanda performansımızı artıracak teknolojiler erişilebilirse, bunları süreçlerimize dahil ediyoruz. Yatırım gerektiriyor ise planlıyor, belirli bir takvim ile gerçekleştiriyoruz. İhtiyaç duyulan bir teknoloji yoksa ya da yeterli seviye değil ise inovasyon ve iş birlikleri ile daha büyük bir çabanın parçası olmaya çalışıyoruz. İki alanı özellikle önceliklendiriyoruz. Bunlardan bir tanesi mevcut kuruluşlarımızın düşük karbonlu ekonomiye geçiş yolculuğunda ihtiyaç duyacağı teknolojileri daha geniş ölçekte yapacak işler... Diğeri ise sürdürülebilir yaşam ihtiyacı ve arzusu ile gelişecek iş alanlarında etkin olmak. Yaşam ve tüketim alışkanlıkları değişmeden iklim değişikliğine karşı atılan adımların yetersiz olacağını görüyoruz.

Her iş kolumuz için farklı önceliklerimiz var. Ancak bu önceliklerin kesişim noktası, enerji. Enerji, yapı ve tüketim ürünleri ile doğal kaynaklarda en önemli hammaddemiz. Ardından su geliyor. Kaynakların etkin kullanımı ve döngüsel ekonomi de bu denklemin önemli bir parçası... Öz kullanım için yenilenebilir enerji ile kaynak kullanımında verimlilik sağlayacak yatırımları artırıyoruz. 2022-2023 döneminde öz kullanımımız için 44 MW yenilenebilir enerji yatırımı yapacağız; bu kurulu güçle, Topluluğun bugün itibariyle toplam elektrik tüketiminin yaklaşık yüzde 15’inin karşılanacağını söyleyebiliriz. Yenilenebilir enerjinin yanı sıra Topluluk kuruluşlarımızda su tüketimini azaltmak üzere atık suyun yeniden kullanımını artırmayı hedefliyoruz. Suyun yeniden kullanımı ve geri dönüşümü, üretim süreçlerindeki değişiklikler ve daha verimli çalışan ekipmanlara yönelik yatırımlar sayesinde Eczacıbaşı olarak su ayak izimizi kayda değer oranda iyileştirmeyi başardık.

Döngüsel ekonomiler yaratmaya yönelik iştahın da artması gerektiğine inanıyoruz. Döngüsel ekonomiye yönelik uygulamalarımızı tasarımdan başlayan bir süreçle ele alıyoruz; bir yandan tesislerimizdeki çıktıları yeniden değerlendirme yöntemlerini geliştirirken, diğer yandan endüstriler arası iş birlikleri ile bir endüstrinin çıktısının başka bir endüstriye girdi olmasını sağlayacak yenilikçi, yaratıcı çalışmalar yapıyoruz. Örneğin, seramiklerimizin firelerini çimento sanayinde kullanıyoruz. Temizlik kâğıdı üretiminde, kullanılmış kâğıt verimliliğini artırmaya çalışıyoruz. Kalıntı madde ilavesi ile endüstriyel mineraller için yeni formüller oluşturmaya çabalıyoruz. Tüm bunlar, kıt kaynakları daha verimli kullanmamızı sağlarken, daha az atık üretmemize de katkıda bulunuyor.

Sustainability is among the Eczacıbaşı Group’s main areas of focus and the scope of sustainability practices grow more extensive by the day. What are the parameters that govern the design of sustainability strategies in the Group?

Sustainability is one of the core elements of our value creation processes. Ever more each day, we feel the need to reeducate ourselves and make greater efforts not only in regard to our own value chains but also the sustainable future of the globe.

We live in an age when the success of organizations is not measured by economic value. Our shareholders are also interested in how we create this economic value. Are we using resources efficiently? What measures are we adopting to mitigate or eliminate the externalities of our business? To what extent do we concern ourselves with the wellbeing of our employees, business partners, customers and all living beings with whom we share the globe? I believe that these questions are the key to the meaning of our existence, both for us and our companies.

In 2006, when we signed the UN Global Compact and began to give more weight to our sustainability practices, our priority was our employees and production facilities. But today, we are transitioning to a more extensive monitoring and targeting system that includes our business partners in the process.

Our Group’s concept of sustainability is quite uncomplicated. If we can access technologies that will enhance our performance in this area, we engage them in our processes. If an investment is required, we make it happen within a certain time span. If no technology is required, or if the those that are available are not at an optimum level, then we try to be part of a bigger effort through innovation and collaborations. We prioritize two areas especially. One is to focus on large-scale productions to provide the technologies required by our existing companies in their transition to low carbon economy, and the other is to become actively involved in business fields that will develop from people's need and desire for sustainable living. We can clearly see that the measures taken against climate change will prove insufficient without a change in lifestyle and consumption habits.

We have established different priorities for each of our business lines. However, they all converge at a single point, and that is energy. Energy is the most important raw material of our building and consumer products operations and natural resources business. Then follows water. Efficient use of resources and cyclical economies are also part of this equation. We are concentrating more on investments in resource efficiency and renewable energy for self-consumption. In 2022-2023, we will invest in a renewable energy capacity of 44 MW for self-consumption, an amount representing 15 percent of the Group’s total energy consumption as of today. In addition to renewable energy, we aim to increase wastewater recycling to reduce the water use of our Group companies. Through practices like water recycling, changes in production processes and investments in more efficient equipment, we have already made a considerable improvement in our water footprint.

We also believe that the appetite for creating circular economies must also increase. Our approach to circular economy practices begins at the design stage. Not only do we continually improve the recycling methods we use in our production plants, we also collaborate with other industries in an innovative and creative process that enables one industry’s waste to be used as a valuable resource by another. For example, we use the wastage of our ceramics in the cement industry. We are working on increasing the efficiency of using recycled paper in tissue paper production and on developing new formulas for industrial minerals that incorporate residual matter. All these practices help us use scarce resources more efficiently and produce less waste.

“İşin geleceğini şekillendiriyoruz.”

“We are shaping the future of work.”

Teknolojinin gelişimi iş hayatını da dönüştürürken pandemiyle birlikte bu sürecin çok büyük hız kazandığına şahit olduk. Çalışma modelleri de bu dönemde koşullara bağlı biçimde değişimin bir parçası oldu elbette. Eczacıbaşı Topluluğu’nda bu değişimin ilk adımları pandemiden epey zaman önce atılmıştı. Değişimden geçen dünyanın gereksinimlerine göre de yeni çalışmalar yaptık. Topluluğumuzda 2013 yılından beri esnek, 2016 yılından beri uzaktan çalışma modeli uygulanıyor. Mevcut uygulamalarımızı dinamik iş gücüne dönüştürerek “Adresimiz farklı, konumumuz aynı.” mottosuyla paylaştığımız yeni çalışma düzenimiz kapsamında yurt içi ve yurt dışındaki beyaz yaka çalışan rollerini analiz ederek, işin gereksinimlerine uygun olarak üç ayrı çalışma modeli belirledik. Bunlardan ilki Topluluğumuzdaki beyaz yaka çalışanlarımızın yüzde 25’inin işin gereği doğrultusunda tam zamanlı uzaktan çalıştığı model. Uzaktan çalışma modelinde, ofiste çalışma rahatlığının devam edebilmesi için, ergonomi ve teknoloji destek paketlerimiz ile çalışanlarımızın yanındayız.

Bir diğer çalışma modelimiz Eczacıbaşılıların daha önceden de aşina olduğu hibrit çalışma modeli. 2016 yılından bu yana haftanın bir günü uzaktan çalışan Eczacıbaşılılar, haftada iki güne kadar ofis dışında farklı bir lokasyonda çalıştıkları hibrit modele geçiş yaptı. Son olarak da operasyonun sürekli devam ettiği, işin gereği doğrultusunda ofiste/tesiste çalışma modelimiz var. Bu modelde de çalışanlarımızın güvenli ve sağlıklı bir şekilde çalışabilmeleri önceliğimizi oluşturuyor. Yeni çalışma modellerine uyumlu olacak şekilde Eczacıbaşı ofislerimizin standartlarını yeniden oluşturuyoruz. Hayata geçen yeni modellerle uyumlu, daha çok ortak çalışma alanı yaratacak şekilde planlıyoruz. Yeni çalışma modelleri ile Eczacıbaşılılar için lokasyon bağımsız kariyer fırsatları yaratırken, dünyanın herhangi bir yerindeki yeteneği de Topluluğumuza kazandırma fırsatı elde ediyoruz.

Yalnızca çalışma modelleri değil, iş gücü de şekil değiştiriyor. Eczacıbaşı Topluluğu olarak mekân ve zaman bağımsız çalışma şekilleriyle uyumlu Eczacıbaşı IT Hub’ı hayata geçirdik. Serbest ve yarı zamanlı çalışan danışmanları bir araya getiren dijital platform Eczacıbaşı IT Hub bünyesinde çalışanlar, Topluluğumuzun esnek çalışma modelleri kapsamında; tam zamanlı uzaktan, hibrit veya ofisten çalışabiliyor, büyük çaplı SAP projelerine serbest olarak da katkı sağlayabiliyorlar.

Due to the pandemic, we have witnessed a great acceleration in the business transformations brought on by advances in technology. Naturally, work models have also been a part of this change. At the Eczacıbaşı Group, this transformation had started well before the pandemic, so we were able to adjust quickly to the new global requirements. Across the Group, we have been implementing the flexible work model since 2013 and the remote work model since 2016. Sharing the motto “Different Addresses, Same Company”, we have transformed practices that were already in place into a dynamic workforce. We analyzed white-collar roles both at home and abroad and defined three work models to meet the different requirements of white-collar jobs.

In the first model, twenty-five percent of white-collar employees work remotely full-time in line with the requirements of their jobs. We support these employees with ergonomic and technology support so that they can still have access to certain amenities associated with the office environment. The second model is the hybrid work model. Eczacıbaşı employees were already familiar with this model because they had been working remote one day a week since 2016. This model was updated to two days a week of work at a location outside the office. The third and last model is for functions requiring a continual presence at the office or plant. In this model, our priority is to ensure the health and safety of our employees. We are reestablishing the standards in our offices so that they are compatible with the new work models. We are redesigning and changing layouts to include more communal workspaces. With these new work models, not only do we create location-independent career opportunities for Eczacıbaşı employees, we also gain the opportunity to recruit new talent from anywhere in the world.

In fact, not only the work but also the work force is changing. Our new Eczacıbaşı IT Hub, for example, is a digital platform that brings together freelance and part-time consultants and enables them to work remotely, in hybrid mode or in the office and freely contribute to large-scale SAP projects.

“Tüm kuşakların birlikte sinerji yarattığı bir çalışma ortamı sağlıyoruz.”

“We are providing a work environment where all generations come together to create a synergy.”

Kuşaklar ve kuşakların farklılık gösteren çalışma yaklaşımları son yıllarda gündemde olan bir konu. Topluluğumuzda Baby Boomer, X, Y, Z olarak adlandırılan dört kuşak da yer alıyor. Ağırlıklı olarak Y kuşağının yer aldığı, Z kuşağından arkadaşlarımızın da aramıza katıldığı genç ve dinamik bir Topluluğuz.

Bu noktada, kuşakların birlikte uyum içinde çalıştığı bir ortamı sağlamaya, çalışma yaşamını ilgilendiren kararları katılımcı bir şekilde almaya, tüm sesleri duymaya, çalışan deneyimini sürekli gözlemleyip geri bildirimlerle sistemi daha iyiye taşımaya özen gösteriyoruz.

Topluluk olarak birbirimizden öğrenmenin gücüne inanıyoruz. Farklı deneyimleri, yeni bakış açılarını ve uzmanlıkları buluşturduğumuz çevik takımlarda, tüm kuşakların birlikte yarattığı sinerjiden, öğrenme ve fikir geliştirme ortamından en üst seviyede faydalanıyoruz. Farklı kuşaklar ile yeni bakış açıları yakalayacağız, yeni işlere, projelere, heyecan veren hedeflere birlikte ulaşacağız.

How different generations approach work has been a topic of interest in recent years. Our Group embodies four generations: Baby Boomer, X, Y and Z. We are a young and dynamic Group more heavily populated by the Y generation, but also including the Z generation.

In that respect, we are trying to provide an environment where different generations can work together in harmony. We are trying to establish participative decision-making processes especially on topics related to work life. We want to hear from everyone, observe employee experience and continually improve our processes accordingly.

As a Group, we believe in the power of learning from each other. In agile teams that assemble different experiences, perspectives and specialties, we fully benefit from the synergy and the climate of learning and thinking created by all generations working together. Thanks to different generations, we will gain new perspectives, establish new businesses, undertake new projects, and achieve exciting goals.

“Fırsat eşitliğini, sürdürülebilirlik önceliklerimizden biri olarak ele alıyoruz.”

“For us, equal opportunity is a sustainability priority.”

Fırsat eşitliğini destekleyen yaklaşım ve projelerimizle sürdürülebilir bir gelecek için, kadınların yaşamın tüm alanlarına aktif olarak katılmasını desteklemeye devam ediyoruz. İşe alımdan lider yetiştirmeye kadar tüm iş süreçlerimizi kurguluyoruz; “birliktebiz Fırsat Eşitliği Platformu”muzda tüm çalışmalarımızı sistematik bir şekilde yerine getiriyoruz. Topluluğumuzda kadın istihdamının daha az olduğu alanlara odaklanıyoruz; kadın istihdamını artırmak, kadınlara özel uygulamalarımızı çeşitlendirmek, fırsat eşitliğini desteklemek amacıyla “Teknolojide Kadın”, “Satışta Kadın”, “Teknikte Kadın” komitelerimizle çalışmalarımızı sürdürüyoruz. Bu çalışmalarımızı üç perspektifte kadın oranını artırmayı hedefleyerek ilerletiyor, odaklanıyoruz: İşe alımda kadın, çalışan kadın ve yönetimde kadın.

Özellikle uzmanlık ve yönetim kadrolarında ayrılan kadın çalışanlarımızın yerini kadın çalışma arkadaşlarımızla doldurmaya özen gösteriyoruz. Yeni oluşturduğumuz iş alanlarının fiziksel özellikleri ve iş nitelikleri bakımından kadın-erkek fark etmeksizin yapılabilir şartlara sahip olmasını garanti ediyoruz.

“Birliktebiz Fırsat Eşitliği Platformu” kapsamında kadın yöneticilerimizin gelişimine yönelik olarak liderizbiz programını yürütüyoruz. Desteklerizbiz mentorluk projesiyle, liderizbiz’deki kadın çalışanlarımızla buluşan öğrencilere kariyerlerini şekillendirmede ve ihtiyaç duydukları konularda mentorluk, destek sağlıyoruz.

Kadın çalışanlarımızın anne olma dönemini özel olarak destekliyoruz. Doğum sonrasında işe döndüklerinde ise kariyer yolculuklarına kaldıkları yerden rahatlıkla devam edebilmeleri için kreş desteğimizi Topluluk genelinde yaygınlaştırdık. Kadın işi-erkek işi bilmeyen bir Topluluk olarak; anne ve babanın çocuk gelişiminde eşit sorumluluğa sahip olduğuna inanıyoruz, bu nedenle babalarımızı da unutmuyoruz. Babalık iznini doğumdan sonra üç hafta; devamındaki dönemde ise üç aya kadar haftada bir gün olarak uyguluyoruz. Ayrıca baba olan çalışanlarımızı ilgili babalık eğitimlerimiz ile destekliyoruz. Tüm çalışanların iş-özel yaşam dengesini daha etkin kurmalarını kolaylaştırmayı amaçlayan esnek ve uzaktan çalışma da uygulamalarımız arasında. Kadınların iş hayatında aktif ve eşit rol oynamasını kolaylaştıran uygulamalarımızı artırmaya, çalışmalarımızı ölçümlemeye her zaman devam edeceğiz.

Through our projects advocating equal opportunities, we continue to work for a sustainable future by supporting the active involvement of women in every sphere of life. We are redefining all our business processes from the stage of recruitment through to leadership training. All this work is systematized on our equal opportunities platform, “ALLforALL”. We are focusing on areas where relatively fewer women are employed and, through the equal opportunities efforts of our committees on Women in Technology, Women in Sales, and Women in Production, we are striving to attract more women to these positions and increase their share in employment. We are approaching our goal of increasing women’s share in employment from three perspectives: women in recruitment, women at work, and women in management.

We are diligent about including women in our candidate list for recruitment into management and specialist teams. We make every effort to fill the positions vacated by women employees by other women co-workers. We ensure that the physical conditions and job specifications of newly created positions are gender-neutral.

As part of our equal opportunities platform ALLforALL, we are running the liderizbiz program to support the development of our women leaders. Through the mentorship project desteklerizbiz, we bring together students with the liderizbiz participants and help them with questions regarding their careers and other topics.

We especially support our women employees in their motherhood roles. To ensure that our women employees can make a smooth comeback from their maternity leave and resume their career journeys, we have extended our daycare support to cover the entire Group. As a Group that does not differentiate between men’s work and women’s work, we believe that parents need to assume equal responsibility in raising their children. On that basis, we implement a paternal leave of three weeks after the birth, and one day a week for the following three weeks. We also provide opportunities for new fathers to learn about childcare. We implement flexible and remote working models to make it easier for all employees to arrive at an efficient balance of professional and private life. We will continue to take actions to enable women to become active and equal players in work life and to develop our human resources policies and practices accordingly, while continually improving our processes by measuring, monitoring and reporting our performance in this area.

“Çalışma hayatını Eczacıbaşılılar ile birlikte dönüştürüyoruz.”

“Together, with all the employees of Eczacıbaşı, we are transforming work life.”

Başarılı sonuçlar, büyüyen işler; nitelikli, enerjisi yüksek insan kaynağı ile gerçekleşir. İnsan kaynağının bağlılığı da bu enerjiyi, niteliği harekete geçiren en önemli öğelerden bir tanesi. Hızlı değişen alışkanlıklar, teknolojiler ile çalışma düzenlerimiz, iş yapış şekillerimiz de değişti. Bu değişim elbette çalışanların kurumlardan beklentilerini, kurumların da çalışanlardan beklentilerini yeniden şekillendirdi. Bu noktada uzun soluklu bir süreç olan çalışan bağlılığı yaratma yolculuğu da karşılıklı ve dinamik olarak dönüşüyor.

Bu nedenle de Topluluk olarak mükemmel çalışan deneyimini Eczacıbaşılılar ile birlikte yaratıyoruz. 2018 yılında başlattığımız Perfect Employee Experience (PEX) projesi kapsamında çalışanlar, kendilerini doğrudan etkileyen konuları konuşuyor, anlatıyor, yeni uygulamalar öneriyor, mevcutları dönüştürüyor. Örneğin, merkez ofislerde rahat giyime geçiş, toplantısız gün uygulaması, babalık izninin güncellenmesi bunlardan birkaçı.

Daha birçok yeniliği hayata geçirmek için hep birlikte çalışmaya devam ediyoruz. Şimdilerde PEX Buluşmaları adı altında gençlerle bir araya geliyoruz. Onların iş hayatından beklentilerini dinleyerek birlikte kararlar alıyoruz.

Successful outcomes and growing businesses require competent and dynamic human resources. How well you engage human resources is key to activating their energy and qualities. Fast-changing lifestyle habits and technologies have also changed the way we work. Consequently both employees and companies have had to reformulate their expectations of each other. In that respect, the long journey to create employee engagement is also undergoing a dynamic and reciprocal transformation process.

For this reason, we are creating the perfect employee experience hand-in-hand with all Group employees. As part of the Perfect Employee Experience (PEX) project we launched in 2018, employees talk about topics they are directly impacted by, suggest new practices, and transform existing ones. Casual dress code in central offices, meeting-free days, and paternity leave are examples of outcomes from this approach.

Going forward, we will continue to work together towards further innovations. Currently, we are meeting with younger employees as part of the PEX Meetings program. By listening to them, we are learning about their plans and expectations and together deciding on courses of action.